30.11.2017
Yazı: Cem Kayıran
Caz tarihine kompozisyonları, tabu yıkan fikirleri ve büyüleyici melodileriyle damgasını vurmuş şarkılarla birlikte, ilginç hikayeleriyle de hafızlarda yer etmiş birçok önemli şarkı bulunuyor. Miles Davis’in “Blue In Green”inden Joe Venturi’nin bir şakasından ilham alarak yazdığı “4 String Joe”ya, hikayeleriyle caz tarihinde kendine yer edinmiş 10 şarkıyı hatırlıyoruz.
“To Be Young, Gifted and Black”
Nina Simone’un yakın arkadaşı olan senarist Lorraine Hansberry anısına yazdığı “To Be Young, Gifted and Black”, sıradan bir saygı duruşundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Hansberry’nin kaleme aldığı ve ölümünün ardından Nina Simone’un eski eşi Robert Nemiroff’un sahnelediği oyunla aynı ismi paylaşan şarkı, ABD’de ırkçılıkla mücadele eden siyahi gençler için de bir tür marşa dönüşmüştü.
“Blue In Green”
Caz tarihinin en önemli albümlerinden biri olan Miles Davis’in Kind of Blue’sunda yer alan “Blue In Green” ilginç bir hikaye ve tartışmayı beraberinde getiriyor. 1959 yılında yayımlanan albümde yer alan şarkıyı yazanın Miles Davis mi yoksa Bill Evans mı olduğu sorusu hala net bir cevap bulabilmiş değil. Miles Davis otobiyografisinde albümdeki şarkıların hepsini tek başına yazdığını söylemiş olsa da parçanın trio versiyonuna kendi albümünde yer veren ve kredisine “Davis – Evans” olarak not düşen Bill Evans, yirmi yıl sonra verdiği bir röportajda şarkıyı kendisinin yazdığını ama telif ödemelerinin hepsini Miles Davis’in aldığını söylüyor.
“I Wish It Would Rain”
Motown denince akla gelen bir diğer ekip olan The Temptations’ın klasik şarkısı “I Wish It Would Rain”, trajik hikayesiyle de hatırlatıyor. Eşi tarafından küçümsenmiş ve kalbi kırılmış bir erkeğin anlatıcı olduğu şarkının sözlerini yazan Roger Penzabene, eşinin kendini aldattığını öğrendikten günler sonra bu şarkının sözlerini yazmıştı. Motown için birçok albüme şarkı sözü yazan Penzabene, 1967 yılının son günlerinde çektiği acıya dayanamayarak kendi hayatını sonlandırırken The Temptations’ın en vurucu şarkılarından biri olan “I Wish It Would Rain” de 10 gün kadar sonra single olarak yayımlanacaktı.
“Ooh Baby Baby”
Motown efsanesi Smokey Robinson ve kurucusu olduğu The Miracles grubunun konserlerinde, enstrümancıların nefes almaları için bırakılan kısa aralarda vokalistlerin çeşitli armoniler eşliğinde defalarca tekrar ederek söylediği “Ooh Baby Baby” cümlesi, ekiple fazlasıyla özdeşleşmiş ve her konserin en merak edilen unsurlarından biri halini almıştı. Smokey Robinson, konserlerde bu kadar fazla ilgi gören cümleden yola çıkarak bir şarkı yazdı ve yine bir hite imza atmış oldu.
“The Music Goes Round And Around”
Özellikle Ella Fitzgerald ve Tommy Dorsey yorumlarıyla bilinen “The Music Goes Round And Round”, birçok ilginç hikayenin şarkılarla anlatıldığı caz tarihinin en ilginç şarkılarından biri. Mark Riley ve Ed Farley’nin bestesini yaptığı ve Red Hodgson’ın da sözlerini yazdığı “The Music Goes Round And Round”, korno enstrümanının nasıl çalınacağından bahsediyor. 1930’ların ortasında New York’ta bir gece kulübünde çalınmasının ardından büyük bir fenomene dönüşen şarkı, farklı enstrümanlar için de sözlerinin bir kısmı değiştirilerek uyarlandı.
“Here, My Dear”
Marvin Gaye’in 1978 yılında yayımlanan aynı isimli albümün açılış şarkısı olan “Here, My Dear”, efsanevi müzisyenin ilk eşi olan Anna Gordy’yle yaşadığı ve başarısız sonuçlanan evliliğe adanmış bir albüm. Motown kurucusu Berry Gordy’nin kardeşi olan Anna Gordy’yle kısa süre birlikte kaldıktan sonra boşanan Marvin Gaye, albümün giriş şarkısında söz konusu boşanmanın ardından bu albümü yapmak zorunda kaldığından bahsediyor. Zira boşanma davasının ardından ünlü müzisyene yeni bir albüm kaydetmesi ve albümün gelirlerini de Anna Gordy’ye vermesi “cezası” veriliyor.
“4 String Joe”
Efsanevi caz kemancısı Joe Venturi, müziğiyle olduğu kadar alışılmışın dışındaki şakalarıyla da tanınıyordu. Birçok farklı müzisyen tarafından da doğrulanan ve defalarca anlatılan bir hikaye, Venuti ve Eddy Lang’ın “4 String Joe” isimli eğlenceli şarkısını ortaya çıkarmış. Bir gün tam otuz basçıyı peşi sıra arayarak New York’ta vereceği bir konser için onlara ihtiyacı olduğunu söyleyen Venuti, ertesi gün ellerinde baslarıyla aynı adrese gelen basçılara arabasının camından ahududu vermiş ve kaybolmuş. Daha sonra müzisyenler birliği tarafından Venuti’ye şakasının kurbanı olan basçıların hepsine konser ücretlerinin ödenmesi yönünde bir ceza uygulanmış.
“Take the A Train”
1940’lı yılların başlarında Duke Ellington için orkestra düzenlemeleri yapan piyanist Billy Strayhorn’un yazdığı caz standardı “Take the A Train”, günümüze dek birçok farklı cazcı tarafından defalarca yorumlandı. Dönemin en popüler şarkılarından biri olan “Take the A Train”i yazarken New York’ta Harlem’e kadar uzanan metro hattından yola çıkan Strayhorn, bu süreci eski bir arkadaşa mektup yazmaya benzetiyor.
“The Girl From Ipanema”
Tarihin en çok kaydedilen ikinci şarkısı olarak bilinen “The Girl From Ipanema”, besteci Antonio Carlos Jobim ve şair Vinicius de Moraes’in ortaklığıyla yazılmış bir şarkı. Rio de Janeiro’da denize yakın bir mahalle olan Ipanema’da Veloso isimli bir barda sıklıkla buluşan ikili, 1962 yazında söz konusu barın önünden sıklıkla geçen bir genç kızdan ilham alarak söz konusu şarkıyı yazıyor. Heloisa Eneida Menezes Paes Pinto isimli on yedi yaşındaki kız da şarkı sayesinde kısa sürede ünlü oluyor. Vinicius de Moares, tüm zamanların en çok yorumlanan şarkılarından biri olan “The Girl From Ipanema”ya ilham veren Pinto’nun güzelliği için “Hayatın bir hediyesi” tanımını yapıyor.
“Strange Fruit”
Aslın bir öğretmen olan Abel Meeropol’un 1937 yılında yazdığı “Strange Fruit”, özellikle Billie Holiday’in nefis yorumuyla hatırlanıyor. ABD’deki ırkçılık ve Afroamerikalılara karşı uygulanan linçleri protesto etmek amacıyla yazılan “Strange Fruit”, her dinleyişte tüyleri diken diken etmeyi başarıyor. UB40, Annie Lennox ve Nina Simone’un da yorumladığı parçadan yola çıkarak Shimi Asresay ve Hili Noy tarafından hazırlanan aynı isimli kısa animasyonu da izlemeniz şiddetle tavsiye edilir.