03.09.2021
Yazı: İlayda Güler
İllüstrasyon: Saydan Akşit
Perküsyonist, davulcu ve besteci Okay Temiz, yarım asrı geçkin bir süredir geleneksel tınılarımızı global caz sahnesine taşıyarak kültür elçiliği yapan çok kıymetli bir müzik figürü. En önemli projelerinden biri olan Oriental Wind ile 8 Ekim’de Akbank Caz Festivali kapsamında Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde çalacağı konser öncesinde, müzisyenin iki dünya arasında geçen kariyerinden satır başlarına bakıyor ve bulunduğu mekânlar üzerinden, geçirdiği müzikal evrelerinin izini sürüyoruz.
Tanışma: Anne karnı - Menekşe Çiftliği - Ankara
Ut ve cümbüş çalan annesinin henüz karnındayken, enstrümanlardan aldığı titreşimler sayesinde müzikle tanıştı Okay Temiz. Birlikte fasıl geçilen çocukluk günlerinde, yanları kontrplaktan yapılmış bir koltuğa vura vura annesine eşlik ettiği zamanlar ise ritme dair ilk keşiflerini yaptı.
Subay olan babası, görevinden ayrılınca ailesiyle birlikte Çatalca’da bir çiftliğe yerleşen müzisyen burada doğayı dinlemeyi öğrendiğini, daha sonra müziğini ciddi ölçüde etkileyecek sesleri biriktirdiğini şöyle anlatıyor: “Yaz aylarında koyun çobanlığı yaparken, geceleri dağa gidiyordum. Babam, 'Al oğlum’ deyip 25 koyun veriyordu. Gece dağda tabiatla baş başa, o çan sesleri, o rüzgarın sesi, koyunların sesleri, bütün o sesleri duyarak yaşadım ben. Müziğimdeki o çan sesleri, o rüzgarın sesi nereden geliyor sanıyorsun? Çocukluğumdan, yaşanmışlıktan.” Bunlar dışında, bölgede yaşayan Pomaklar ve Romanlardan duyduğu müziklerin ritmini de belleğinde saklamayı ihmal etmedi.
Tarlalarda, traktör tepesinde geçen yıllardan sonra, annesinin yönlendirmesi üzerine Ankara Devlet Konservatuarı’nda müzik eğitimi almaya başlayan Temiz, enstrümanıyla buluşma hikâyesini de şöyle anlatıyor: “Konservatuara girdiğimde, ben trompet istiyordum. Dişlerin bozuk dediler, alakası yok. Trompete adam almışlar, yer yok. Trombon dedim, kolun kısa dediler, kontrbas istedim boyun kısa dediler. Sonra ellerime baktılar. Davul çalacaksın dediler. Anladım ki, davulda adam yokmuş, ondan.” Hevesi kırılmış bir şekilde başladığı konservatuara çok çalışarak devam etse de, daha ilk yılında dışarıda çalmaya başladığı için katı kurallarla örülmüş duvarın dışında kaldı ve buradaki macerası kısa sürdü.
Ustalaşma: İsveç - Finlandiya
Uzun yıllar boyunca türlü orkestralarda dans müziği yapan müzisyenin asıl hayali bir big band davulcusu olmak, caz çalmaktı. 1967’de, davul almak için İtalya’ya doğru yolculuk yaparken Almanya’da karşılaştığı bir müzik grubunun davetiyle 1 ay Danimarka’da çaldı, ardından en üretken yıllarını yaşayacağı İsveç’e geçti. O dönem, Paris ve Kopenhag ile birlikte cazın Avrupa’daki 3 merkezinden biri olan Stockholm’de, trompetçi Muvaffak “Maffy” Falay ile tanıştı ve birlikte, köklerinden gelen müzikal elementleri caza uyarladıkları Sevda grubunu kurdular. Yarattığı füzyonla dikkatleri üstüne çeken grubun ünü İskandinavya’ya yayıldı ve böylece müzisyen, yıllarca sürecek İsveç Kültür Dairesi fonundan yararlanmaya başladı.
Maffy Falay aracılığıyla zamanın önemli müzisyenlerinden, Amerikalı trompet ustası Don Cherry ile tanışan Okay Temiz, Cherry’nin etnik tınılara olan ilgisinden oldukça etkilendi, hem Afrika ve Hindistan hem de kendi köklerinden gelen müzikleri derinlemesine araştırmaya başladı. Türkiye’den getirdiği kayıtları Cherry’ye dinletti, bunları fantastik bulan ve bebop’a benzeten trompetçi, duyduklarını müziğinde kullanmak istedi. Birlikte konserler verip plaklar dolduran ikiliye bir süre sonra Afrikalı basçı Johnny Dyani de katıldı.
Temiz’in Dyani ile olan iş birliklerinden bir diğeri de Güney Afrikalı trompetçi Mongezi Feza’nın dâhil olduğu Xaba grubu. Müzisyen, Afrika folkundan aldığı temel üzerinde serbest emprovizasyonla inşa edilen bu avangart müziğin en sevdiği projesi olduğunu söylüyor.
Türkiye motiflerinin global caz sahnesinde duyulmasını en çok sağlayan grupların belki de en başında, yakında Akbank Caz Festivali kapsamında izleyeceğimiz Oriental Wind’in geldiğini söylemek mümkün. 1977’de aynı adla yayımlanan efsane albümden sonra, yıllar içinde değişen İsveçli ve Türkiyeli müzisyen kadrosuyla grup, keman, saksafon, flüt, klarnet, bas ve piyano gibi Batı kökenli enstrümanlarla zurna, ney, kaval, ut, saz, gayda ve sipsi gibi bu toprakların çalgılarını bir araya getirip müziğe dair yeni sözler söylemeye devam ediyor. Sahnede çalarken, onlarca uzvu olan kocaman, yekpare bir organizma gibi görünen Oriental Wind’i izlemek, bugün de ilk günkü kadar özel bir tecrübe. Grubun Türkiye kolunda geçmişten günümüze, Aka Gündüz Kutbay, Hacı Tekbilek, Önder Focan, Ozan Musluoğlu gibi önemli müzisyenler bulunurken, Okay Temiz’in oğlu Tomi Temiz de ekibe son yıllarda piyanosunun başında eşlik ediyor.
25 koca sene Türkiye-İsveç arasında mekik dokuyan, her iki ülkedeki müzisyenlerin sirkülasyonunu sağlayan, hiç durmadan yaptığı üretimlerle kültürleri birleştiren ve yayımladığı Zikir, Dervish, Drummer Of Two Worlds gibi kült kayıtlarla caz sahnesini zenginleştiren Okay Temiz’in yurda dönmeden önceki son projelerinden biri de Magnetic Band’di. Çiftlik günlerinden aşina olduğu Trakya müziğinin ritimlerini, o yöreden çıkmış en yetenekli müzisyenlerle birlikte cazla tanıştıran grup,1995’te Finlandiya’da bir albüm kaydetti.
Eve Dönüş: İstanbul
Okay Temiz, 90’ların sonunda Kültür Bakanlığı desteğiyle İstanbul’a döndü. Son 20 yılda kendisinin zihninden çıkan onlarca projenin haricinde, Galata’daki atölyesinde paha biçilmez bir enstrüman arşivi oluşturdu. Bunların bir kısmını, babasından aldığı teknik beceri ve sanat okulunun torna tesviye bölümünden edindiği bilgiler sayesinde, bizzat elleriyle yaptı. İçine su doldurulup birbiri üzerine kapatılan iki metal tavaya, uzunlukları değişen, içi boş ve yine metal silindirlerin düşey olarak bağlanmasıyla oluşan, balinaların yaydığı frekansları taklit eden “su telefonu” gibi başka yerlerde görüp geliştirdiği enstrümanların dışında, kendi icadı olan çok sayıda enstrüman var. Bir Mısır ziyaretinden ilhamla yaptığı elektronik piramit, bardaklara kaynaklanan metal spiraller ve uzatılmış mala gibi gündelik malzemelerden üretilen yaratıcı örnekler, bunlardan bazıları. Müzisyen, bugün hâlâ perküsyon eğitimleri verdiği atölyesindeki yüzlerce enstrümanın kendisi bu dünyadan göçtükten sonra sahipsiz kalmaması için mekânı bir müzeye dönüştürmek niyetinde.
Kendi doğum günü olan 11 Şubat’ları, her sene bir başka toplumsal tema altında kurguladığı “Ritmin Günü” organizasyonuna adayan müzisyen, pandemiden sebep bu yıl haricinde, yine dünyanın her yerinden gelen müzisyenleri ve atölye öğrencilerini buluşturduğu toplam 17 konser verdi, sonuncusunun teması “iklim”di.
Yakın zamanda Akbank Caz Festivali’nin 30. yaşına özel olarak hazırlanan Dün, Bugün,Yarın derlemesinde, “Atlama” adlı özgün bir bestesiyle yer alan Okay Temiz, geçtiğimiz ay ise Belçikalı prodüktör soFa ve Alman müzisyen Houschyar ile kuşaklar arası ortaklığından çıkan Şelale albümünü yayımladı.