Burak Mert Çiloğlugil, lisans eğitimini Yeditepe Üniversitesi İktisat bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi programında tamamladı. Ernst&Young ve Borusan Makine ve Güç Sistemleri’nde finansal ve iç denetim departmanlarında çalıştı. Kültür sanat sektöründeki kariyerine Borusan Contemporary bünyesinde başladı. 2014 yılından itibaren sırasıyla “Operasyon Uzmanı” ve “İletişim ve Etkinlikler Yöneticisi” görevlerini aldı. 2019’dan itibaren ise Borusan Contemporary Yöneticisi olarak görevini sürdürmektedir.
Her iki koşulda doğayı kontrol altında tutmaya ve tahmin edilebilir kılmaya çalışır
Bunu yaparken geliştirdiği teknik ve teknoloji sayesinde edindiği güçten de vazgeçmek istemez. Sonucunda ise dengesi her an bozulmaya müsait, mücadeleli bir ilişki doğar. Bu mücadeleyi bazen insan kazanır, bazen doğa.
Bunu Hak Ettik isimli sergi, yaşam döngüsünün doğal parçası olan kriz durumunu “bir süreç olarak” izleyici deneyimine açar ve izleyiciye kriz kavramına karşı farklı bir bakış açısı sunmayı amaçlar. Bu doğrultuda, bugün içinden geçilen salgın sürecini odak noktasına alır. Toplum ve politika penceresinden bakarak konu üzerine yeni bakış açıları geliştirmeyi, insan ve doğa arasındaki çekişmeli ilişkiye yeni önermeler getirmeyi hedefler. Sergi, kitle iletişim araçları ile servis edilen imgelerin birer “korku unsuru”2 olarak bireyleri pasifleştirmesinin karşısında, yeni bir yaşam düzenin inşa edilme sancılarının yaşandığı bugünlerde, geçmiş alışkanlıklar ve yerleşik sistemler ile bir hesaplaşmanın gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çeker.
Etimolojik köken olarak, Yunanca’da karar vermek anlamına gelen krinein ve karar anlamına gelen krisis kelimelerinden doğan, ardından crisis olarak Latince’ye geçen “kriz” sözcüğü, ayrımsama, seçim yapma, karar verme eylemlerini karşılayan bir anlam kazanmış, bu anlam zaman içerisinde tıbbi bir bağlama da taşınarak "bir hastalığa dair önemli değişimlerin gerçekleştiği karar aşaması"nı3 nitelemeye başlamıştır. Bununla beraber, sözcük modern dillere aktarımı sonrasında, tıptaki vurgusunu neredeyse kaybeder, gündelik hayatta sıklıkla kullandığımız kelimelerin arkasına eklenerek, o kelimeye kaos, karmaşa, istenmeyen veya endişe veren durum anlamını ekler hale gelir. Tam da bu nedenden, kelimenin kendi içinde barındırdığı “kritik karar anı” çoğunlukla gözden kaçırılır.
İnsanlığı yeni bir mücadele alanına davet eden Covid-19 salgını Çin’de ilk kez ortaya çıktığında coğrafi uzaklık sayesinde dünyanın birçok ülkesinde konuya karşı temkinli bir duruş izleniyordu. Fakat, internet ağıyla birbirine derinden bağlanmış olan sosyal, politik ve ekonomik ilmekler panik duygusunu küresel bir ölçeğe taşırken, özellikle havayolu taşımacılığındaki frekans artışı, virüsün de dünyanın çeşitli yerlerine hızla yayılarak bir pandemiye dönüşmesine neden oldu. İnsan metabolizmasında ciddi tepkimelere yol açan bu yeni tip virüs, dünya genelinde hızla yükselen ölüm oranı dolayısıyla yayılımı ve seyrine dair spekülatif bir gündem yaratarak tarihin önemli bir dönüm noktasını oluşturmayı başardı.
Geçmişteki büyük salgınlarda (Kara veba, İspanyol Gribi) olduğu gibi, bu salgının da ekonomik, sosyopolitik veya demografik statü gözetmeden tüm bireyleri "eşitlikçi" denebilecek bir şekilde etkilediği yönündeki izlenim, salgının ilk dönemlerinden itibaren sürdürülen teşhis ve tedavi süreçlerinin yanı sıra halen devam eden aşılama prosedürlerinde gözlenen kısıtlı imkânlar nedeniyle yerini "eşitsizlik" duygusuna bıraktı ve madalyonun diğer yüzü tekrar gözler önüne serilmiş oldu.
Bu bağlamda krizler politik ve ekonomik bir meseleye de işaret eder. Toplumsal sınıflaşmanın ve sınıflar arası ayrışmanın derinleşmesi alt gelir sınıflarının krizden daha fazla etkilenmesine, bu asimetrik durum da toplumsal huzursuzlukların oluşmasına neden olur.4 İster kitleleri etkileyecek şekilde ekonomik, politik veya sosyal krizler olsun, isterse bireysel ölçekte yaşansın, kriz sürecinin tamamını bir etki-tepki mekanizması olarak değerlendirme gerekliliği öne çıkar.
İçinden geçilen süreçte tüm açıklığıyla kendini gösteren adaletsiz ücret dağılımının normalleştirilmesi, kitlelerin “görmezden gelme” eğilimine dikkat çeker. Bu tepkisizlik ise “korku”dan beslenir. Özellikle bireysel olarak tehlike arz etmeyen durumlarda, sosyal medya araçlarının tanıdığı imkân ile birey ve olay arasına inşa edilen mesafe, değişimin kritik anına erişilmesini geciktirir.
Ali Artun, sanatın tarihteki belli olaylarla görsel biçimde ilişkilendiğini ifade ederek, “veba döneminin sanatını ‘ölüm sanatı’, cüzzam döneminde yapılan sanatı ise ‘çirkinlik’ sanatı’” olarak tanımlar.5 Sergide gösterilen işler Artun’un tespitine benzer şekilde üretildikleri sıradışı dönemden görsel izler taşır ancak, yalnızca olanı göstermekle kalmaz. Aynı zamanda güncel duruma karşı bir öneri getirmekle ayrışır, bireysel çabanın kolektife olan faydasını araştırır. Böylelikle sergide yer alan işler, kriz sürecinin getirdiği korku, geri çekilme, reddetme, mücadele etme gibi davranışları galeri mekânının korunaklı alanında izleyici deneyimine açar ve iyileşmeyi başlatacak kararın alındığı kritik âna ulaşmak için çağrıda bulunur.
Sergi mekânının girişinde izleyiciyi Tuğberk Selçuk’un heykel çalışması karşılar. Üst üste dizilmiş porselen tabaklar zarar görmeye müsaittir. Kırılganlık, heykelin etrafında dolaşırken gerginlik yaratır. Ali Şentürk’ün sergi mekânının zemini için yeniden yorumladığı yerleştirmesi ise bireyin eksiği tamamlama, yanlışı düzeltme güdüsüne atıfta bulunur. Cengiz Tekin’in çok katmanlı okunabilecek fotoğrafı, ilk bakışta mizahi yönüyle öne çıkar. Katmanları arasında dolaştıkça hızlı kentleşme ve mutenalaştırma politikalarından göçmenlik krizine kadar geniş bir tartışma ortamı yaratır. Erkan Özgen’in video çalışması, insanlık tarihinin en sorunlu olgusu olan savaşı, konuşma engelli bir çocuğun deneyimiyle izleyiciye aktarır. Erinç Seymen ve son:DA’nın video çalışmasında ise sesin bir korku aracı olarak kullanılması ve kitlelerin yönlendirilmesine dikkat çekilir. Ali Demirel ise salgın nedeniyle alınan izolasyon tedbirlerinin yarattığı dinginliğin, küresel şehirlerin çehresini nasıl değiştirdiğini belgeler.