Özde Nalan Köseoğlu doktora derecesini 2017’de İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’ndan aldı. Akademik, sanatsal ve küratoryal meraklarını tiyatro, sinema ve sınıf çalışmaları alanındaki üretimlerle ilerletiyor. Eşik/(bir)aradalık, kök/ev ve arşiv temalarına odaklanan sorularını genişletmeyi deniyor.
Eşikte karşılaşırız… Çarpışır, başkalaşır, dağılır, toparlanırız. Deneyimle o ‘yer’i mekân kılarız. Bundan sebep her mekân çatışma alanıdır biraz. “Ayrı olanı birleştiren, farklı olanı ayıran eşiklerin kudreti”yle farketmesek de başkalaşırız. Çünkü her karşılaşmanın izi bizde ve mekânda yaşamaya devam eder.
Eşik, bir geçit, bir durak, bulanık bir sınır, bir/aradalıktır. Eşik aynı anda içerisi ile dışarısı, özel ile kamusal, zahiri ile bâtınî, bitiş ve başlangıçtır. Eşikteki izlerin kendisini aşan, karşılaşmaları, kesişmeleri mümkün kılan, temas yüzeyleri oluşturan, belirsizliklere aşina kılan, değişime genişleten bir gücü vardır. “...kendisini boydan boya kesen pratikler üzerinden hem bir temas hem de bir ayrılma noktası olarak” eşiğe düşen/eşikte olan o arenada bulur kendini. Güvenli, mahrem saydığı evde kapana kısılır, göç yolunu yurt edinir, kendi bedeninde sürgün edilir, kapatıldığı hapishanede özgürleşir.
“Eşikte…” sergisi, her biri birer karşılaşma alanı olan eşik-mekânlardaki “duygu ve his haznesi”ni ters yüz etmeyi deniyor. Bu hazneye duyguların nasıl yerleştiğini, temas yüzeyinde birbirleri ile nasıl mücadele ettiklerini, bizi nasıl şekillendirdiklerini ve bizle nasıl şekillendiklerini kavramaya çalışıyor.
Serginin küratoryal haritasında üç tematik adacık öne çıkıyor. Bu adacıklara kapıları konu edinen işlerle adım atıyor, böylelikle bir eşikten içeri giriyoruz. Sergi bizleri bu kapı eşiklerinden geçirirken; bizden bir karşılaşmaya, yan yana gelişe, temasa ve anlama imkânına rıza göstermemizi talep ediyor. “Eşikte…” sergisi enstalasyon, fotoğraf, kumaş üzeri baskı, karışık teknik, nakış, tel ve buluntu malzeme heykel gibi farklı tekniklerle üretilmiş 14 sanatçıya ait 18 esere yer veriyor. Kamusal programları ile birlikte farklı disiplinlerin art alanına yerleşebilen, uzmanlıktan vazgeçmeden açık uçlu okumalara meyyal bir zeminde ve katılımcı bir çerçevede birlikte düşünebilme zeminleri kurmayı deniyor. Sizleri karşılaşma imkânlarına sahip çıkmaya ve bunun yollarını beraberce aramaya davet ediyor.
Georg Simmel’den aktaran Stavros Stavrides, Kentsel Heterotopya: Özgürleşme Mekânı Olarak Eşikler Kentine Doğru, Sel Yayıncılık, 2016, İstanbul, s. 98.
Stavrides, A.g.e., s. 17.
Ann Cvetkovich’ten aktaran Sara Ahmed, Duyguların Kültürel Politikası, Sel Yayıncılık, 2015, İstanbul, s. 24.