nokta/çizgi/nokta: S.O.S
Sanatçılar: Deniz Aktaş, Arda Diben, Tuğçe Diri, Lara Sayılgan
Küratör: Hasan Bülent Kahraman
Çizmek, Derrida’ya göre daima karanlıkta ve görünmezin içinde gerçekleşir. Çizen kişi kalemin yüzeye dokunduğu anda kördür. Bir boşluğa doğru açılır. Çünkü görmek şimdiyle ilgili değildir. İnsan daima geçmişte görür. Gördüğünü çizer. Tıpkı yazmak eylemi gibi çizmek eylemi de bellekle ilgilidir.
Antik Yunan’da metafizik şimdiyle, mevcut olanla ilgiliydi. Şimdiyi sunan şimdiydi metafizik. Husserl, bu düzeni bozdu fenomenolojiyi geliştirirken. İlksel felsefe Husserl’de algıdır, felsefe algıyla başlar. Öyleyse dünya benim algımın sınırları içindedir. Çizen ben isem, ben çiziyorsam, ben dünyayı algıladığım, bende tezahür ettiği, cisimleştiği şekilde çiziyorum. Çizim benden öteye geçmez. Ve çizim daima gördüğüm dünyayla ilgilidir. Öyleyse metafizik gördüğümüzle ilgili olandır ve şimdiden uzaklaşarak başlar. Çizim şimdinin dışındadır. Şimdi çizilir ama çizen el daima geçmişi içeren belleğin denetimindedir.
Çizmek geometriyle ilgilidir. Geometri bir gerçeklik olarak oradadır. Onu bozmak, yeniden kurmak, nesnenin bizde ve doğada verili anlamını yani çizimini, çizgilerin oluşturduğu nesnelliği değiştirmek, dönüştürmek mümkündür ama bu iş bir çizgiyle ve bir yüzey üstünde gerçekleştirilecekse daima geometrinin sınırları içindeyiz. Geometri verili dünyanın düzenidir. Düzenlerinden biridir. Onu yansılamak, bir yüzeye taşımak dünyanın gerçekliğini doğrulamak ama ona yeniden şekil vermek, yeni bir düzen kurmaktır.
Nokta, çizgi, nokta- çizimin gerçekliğidir. Kalemin ucu noktadır. Kalemin yürüyüşü çizgi. Ve bu bir SOS’tir. Çizim dünyayı yenilemenin anahtarıdır. Her anahtar bir kilidi açmak içindir. SOS, nokta-çizgi-nokta yeni bir dünyaya çağrıdır. Kendine kapanmış, belleklerimizde çökelmiş, çürümekte olan bir dünyadan yeni bir düzene, geometriye çağrı.
Belleğin diriliğiyle algının gerçekliği arasında, fizikten metafiziğe bir SOS.
Çizim bir SOS’tir.
Hasan Bülent Kahraman