Şehrin caz hali...
Mississippi nehrinin, yumuşak bir kavisle hilal şeklini aldığı şehirde doğdu caz... Doğduğu şehrin sokaklarında ne varsa caz oldu. Öfke, hüzün, umut, aşk ne varsa, caz müziğinde kendini buldu... Başka ülkelerde, başka başka şehirlere yaptığı yolculuklarda yeni özellikler kazansa da özü değişmedi cazın. Büyüdü, gelişti, zenginleşti ama hiç kopmadı şehirden... Aslını korudu, daima bulunduğu şehrin sokaklarında dolaşan hisleri dile getiren en güçlü ses oldu.
Her şehir, ilham olur caza... Ama söz konusu şehir İstanbul olunca daha yoğun bir etkileşimden söz etmek gerekir. İstanbul... Cazın doğduğu şehirden kilometrelerce uzakta, yine içinden su geçen bir şehir... Suyla romantikleşen, suyla sakinleşen, hırçınlaşan, sertleşen, dalga dalga büyüyen bu şehir başka türlü etkiler cazı... Tanıdık gelir, doğduğu toprakları, içindeki büyük aşkı hatırlatır. Ne iyi ki, karşılıksız değildir bu aşk.
Şehrin cazı etkilemesi gibi, caz da etkiler bu şehri. Yeni bir şey söyler, aynı duyguların farklı ifadeleriyle tanıştırır, kendi kendine bırakır, kalabalıklara karıştırır. Cazla dolarsanız, ne olursa olsun artık bir şeyleri farklı görmeniz doğaldır. Pek çok şey önceden gördüğünüz, hissettiğiniz gibi değildir artık.
Caz gelir, İstanbul değişir...
Akbank 18. Uluslararası Caz Festivali, işte bu büyük değişimin öncüsü olma hedefiyle, her yıl olduğu gibi bu yıl da, caz müziğinin ustalarını ve yeni sanatçıları şehrin büyülü mekanlarında cazseverlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyor.
Değişimin bir parçası olmanız dileğiyle, caz dolu günler...