(Ankara,1990) Birçok farklı disiplinde yaratıcılıklarını ortaya koyan italyan mimarlardan etkilenerek italyan lisesinden sonra mimarlık eğitimini Politecnico di Milano’da bitirdi. Yüksek lisans ve sanat eğitimini ise Ensa de Lyon’da tamamladı. Sanat-mimari ve insan arasındaki ilişkiyi sorgulayarak 21 yy. müzelerine alternatif bir tanım getirdiği tezi “Les nouveaux musées: vers un changement de paradigme”, küratöryel, mimari ve sanat çalışmaları için çok disiplinli deneysel bir altyapı oldu.
Biyomimikri ve biyofili çerçevesinde, sanat ile mimariyi birleştiren çalışmalar yapmakla birlikte, Alessandro Mendini’nin seçici kurulunda bulunduğu Nature, Art and Habitat Residency’de gerçekleştirdiği “Kronos - Mountain Moruk” adlı proje ile Milano Design Week’e konuşmacı olarak davet edildi, “Ubiquitous” adlı eseri ise Bang.art Prix İstanbul ve Londra’dan sonra Wroclaw Mimarlık müzesinde TERRA X - ∞ ARCHIVE OF THE FUTURE kapsamında, Rem Koolhaas , SuperStudio, Paolo Soleri, Stefan Müller, Traumnovelle gibi ütopisler ile beraber sergilendi. İdil Kem çalışmalarını Paris’te sürdürmektedir.
Antik Roma’da her bireyin, ailenin ve yerin yol gösterici bir ruhu olduğuna inanılırdı. Genius ve Juno; insana hayat veren, düşündüren, hissettiren ve kişiliğini veren tindir. Genius, erkek doğasının ifadesi iken Juno, kadın doğasını temsil eder.
Genius loci ise yerin ruhudur. Locus; mekan, yer, duruş anlamına gelmektedir. Bir eylemin ve / veya potansiyelin odak oluşturduğu noktadır.
Tarih öncesi insanlara göre bir olgunun varlığını düşlemek, hayal etmek ve temsil etmek ona sahip olmakla eşdeğerdir. (Venüs ve Kibele gibi benzeri ilahi figürlerin resimleri, totemleri bize bunu anlatıyor.)
Bazı duygular ruhu kağıda aktarırken onu bir peyzaja dönüştürür ancak bir mekan yoksunluğu da yaratır. Ancak ruhun var olması ve mekanın yoksunluğu «LOCİ» siz bir «GENİUS» yaratır. Bu yaratıcılık coğrafyayı sahiplenmeyi reddeder. Lakin peyzajın içindeki toprak ananın varlığı kendini desende hissettirir.
GENİUS LOCİ & JUNO sergisi, yeri temsil eden soyut eserler ile Juno’yu temsil eden kadın figürlerini mekanda buluşturuyor. Sergi boyunca ruhun mekanda yer buluşu sonsuzluğa uzanan devinimi tanımlıyor.
“Yerde” varlığını sürdüren “tin”, varoluşunu devam ettirmek için havadaki boşluğu doldururken, hava ile birleşerek atmosferin bir parçası olur.
Mekansal izlenim, ilk olarak izleyicinin kendi Genius ya da Juno’suyla beraber , hava ile tinin birleşimini de duygusal olarak algılamasıyla başlar..
Fransız filozof Maurice Merleau-Ponty [3], mekanın kavranması, algılanması ve hareketin sürdürülmesi için sezginin ve sinestetik algının temel olduğunu ileri sürmüştür. İzleyicinin tininde özgürlük ve serbestlik yaratan bu sergi, iki ayrı yapıtı, dolayısıyla paradoksun iki tarafını bir araya getirerek duygularda uyanışı canlandırmayı amaçlamaktadır.
Sergi planı için tıklayınız.
KÜRATÖRYEL METİN KAYNAK LİSTESİ:
-LEONARDO DA VINCI, Scritti Letterari, Rizzoli 2009
-ZUMTHOR Peter, Atmospheres, Birkhäuser 1998
-ERZEN Jale, Üç Habitus – Yeryüzü, Kent, Yapı, YKY 2015
-FURMAN-BOUVARD Maria, Genius Loci dans l’Antiquité Greco-Romaine : Généalogie et Valeurs, 2006
[1] Oscar Niemeyer, ( 1907 – 2012 ) , Brezilyalı mimar. Uluslararası modern mimarlığın en önemli temsilcilerinden.
[2] “benim işlerim; biçim işlevi izler değil ama biçim güzelliği izler hatta daha da iyisi biçim kadınsıdır.”
[3] Maurice Merleau-Ponty, (1908 - 1961) Fransız felsefeci ve fenomenolog. Hem Fenomenoloji hem de Varoluşçuluk içinde önde gelen isimlerden biri olarak anılır.