Büşra Kaya
2021 Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Kültür Yönetimi bölümü mezunudur. Öğrencilik yıllarında; İstanbul Modern’de Eğitim Departmanında gönüllü olarak, Evliyagil Dolapdere’de Sergi Asistanı olarak, YTÜ HAYHAK’ta YK üyesi ve Sosyal Medya Koordinatörü olarak görev almıştır. Lisans bitirme projesini küratörlüğünü üstlendiği “Türler Arası” isimli sergiyle Müze Evliyagil ArtOda’da gerçekleştirmiştir. Yeşilist’te tasarımcı olarak çalışmış ardından EArt Galeri’de Galeri Asistanı olarak ve freelance tasarımcı olarak çalışmalarına devam etmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi Müzecilik yüksek lisans programı öğrencisidir.
Kaç Bacak?
“Belki bir gün hayvanlar dünyasının geri kalanı da kendilerinden, ancak zorbalık yoluyla esirgenen haklara sahip olacaktır. Fransızlar sırf bir insanın derisi siyah diye kayıtsız şartsız bir zalimin keyfine terk edilemeyeceğini anladılar. Belki bir gün, bacak sayısının, derideki tüy miktarının ya da sağrı kemiğinin nerede bittiğinin de duyguları olan varlığı aynı akıbete terk etmek için eşit derecede yetersiz sebepler olduğu anlaşılır.”
(Kemer, 2016, 22).
Jeremy Bentham
Potansiyel bir karşılaşmada hayvanın kaç bacağının olduğu ona karşı tutumumuzu etkilemekte midir? Ama insan dışı hayvanlarla ilişkisel bir karşılaşmanın empati pratiğine dönüşmesi mümkün olabilir. Bedenimizle bedenler arası bir diyalog gerçekleştirebilir belki de kolektif bir empati pratiği kurabiliriz.
Hayvanlarla olan çelişkili ilişkimizi sorgulamak ve bunu da doğa-kültür ikililiğine indirgemeden yapabilmek ne kadar mümkündür? Farklı türlerdeki yaşam üzerinde kurulan tahakkümün izlerini gözlemlemek mümkündür. Bu tahakküm gelenekselleştirilmiş çeşitli kalıplarla bize sunulduğu için sorgusal geçirgenliği de içinde barındırarak karşımıza çıkabilir. Belki de bunun nedeni, süregelen fikri yapılanmaların birbirini kitlercesine girift hale bürünmüş ortak hareketleri nedeniyle insanmerkezci bakış açısından sıyrılmayı da zorlayıcı kılmasıdır. Uexküll’ün sabun köpüğü metaforundaki gibi algılanan dünyalarımızda bizi kapatan o köpüğü ayırt edebiliriz. Öznelerden bağımsız dünya olmadığı için bunu yapabilmemiz dünyaların kesişimi olur ve nesneye indirgeyen bakış açısından sıyrılarak araçsallaştırmayı ortadan kaldırmış oluruz.
Habitatların kaybı, bilinmeyene bakış ve giderek sınırların bulanıklaşması antropomorfik projeksiyonun yeniden hesaplanmasına sebep oluyor. Belki de insan dışı hayvana bakarken yazılı olmayan hiyerarşi de çatlak veriyor. Peki çatlakların heyelanında gezinen kaç bacak var?