Tülin Çabuk Dominiak
Tülin Çabuk Dominiak 1981 yılında İstanbul’da doğdu. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Resim bölümünden mezun olmuştur. 2011-2014 yılları arasında Milano Brera Güzel Sanatlar Akademisinde yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Cape Town ve Oxford merkezli reklam firmalarında ve İstanbul Doğuş Üniversitesi kurumsal iletişim departmanında sanat yönetmeni olarak çalışmıştır.
2020 yılından bu yana Koç Lisesinde Görsel Sanatlar Bölüm Başkanı olarak Film ve Resim dersleri vermekte, doğa ve insan odaklı sanatsal projelerine kendi atölyesinde devam etmektedir. Çalışmalarında doğadaki sembolizme, ekolojik duyarlılık ve içsel keşif konularına yer veren sanatçı resimlerini metinsel anlatımlarla destekleyerek izleyiciyle güçlü bir bağ kurar ve kendi içsel yolculuklarına davet eder.
İstanbul’da gerçekleşen “Motiflerimin Dili”, “Benim Doğamda” “Bağ Bahçe” adlı kişisel sergilerinin yanı sıra Milano, Floransa ve Pisa’da karma sergilerde yer almıştır.
Kapalı Bahçe
Bu sergi, sadece estetik bir deneyim sunmakla kalmaz, aynı zamanda ekolojik bilinci artırmak için güçlü bir mesaj verir.
“Bir gün, muhtemelen çok yakında, büyük şehirlerimizde eksik olan şeylere ihtiyacımız olacak: çok huzurlu, ferah alanlar, meditasyon için yerler... dış seslerden ve sokaklardan izole edilmiş yeni binalar ve bitkiler. Kendimizi taşa, bitkiye dönüşmüş olarak görmek istiyoruz. O bahçelerde dolaşırken kendi içimizde de yolculuk yapmak istiyoruz.” Nietzsche, 1882
"Kapalı Bahçe", insanın doğa üzerinde sahip olduğu gücün ve bu güçle kurulan bağın simgesidir. Sanatçıların içsel yolculuklarını yansıttığı bu bahçeler, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir sığınak olarak karşımıza çıkar. Güzellik, ilham, büyü, dinginlik, huzur, samimiyet ve ihtişam gibi duyguların somutlaştığı bir mekân olarak tasvir edilen bu bahçeler, dinlenme ve anıların yanı sıra meditasyon, duanın, kutlama ve oyunun mekânı olarak işlev görür.
Dış dünyadan yüksek çitlerle korunan kapalı bahçeler, kaotik ve düşmanca bir dünyada bir sığınak, sakinlik ve sessizlik, düzen ve zevk yeri olarak var olurken, sergi bu bahçelerin içe dönük ve dış dünyadan kopuk doğasını vurgular. Dante'nin İlahi Komedyası'nda tanımladığı gibi, bahçe bir varoluş alegorisi, rahatlık, özgürlük ve kaçış yeridir. Bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bu yer, her şeyden önce bir boyuttur.
Sanatçıların eserleri, doğanın sade ve çarpıcı gerçekliğini gözler önüne sererken, izleyiciyi normalde görmezden gelinen gerçeklerle yüzleştirir. Doğanın evcilleştirilmesi ve bu süreçte insanın kendi doğasıyla kurduğu derin bağ vurgulanarak, bu bağ empatiyi güçlendirir, insan-doğa arasındaki bağı derinleştirir, ekolojik farkındalığı artırır ve gezegenimizin durumu için kolektif sorumluluğu teşvik eder.
Serginin provokatif unsurları, izleyiciyi iklim değişikliği, çevresel yıkım ve doğanın tahribatı gibi günümüzün acil meseleleri üzerinde düşünmeye ve harekete geçmeye teşvik eder. Bu sergi, sadece estetik bir deneyim sunmakla kalmaz, aynı zamanda ekolojik bilinci artırmak için güçlü bir mesaj verir. Sanatçılar, doğanın güzelliklerini ve kırılganlığını vurgulayarak, izleyiciyi doğa ile daha bilinçli ve sorumlu bir ilişki kurmaya davet eder.