Ecem Naz Çakır
1998 doğumlu Ecem Naz Çakır 2015’te Ted Samsun Koleji’nden “Bilim İnsanı Yetiştirme Programı” ile mezun oldu. 2016 yılında Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümüne %100 Burs ile kabul edildi. Bu dönemde Harvard Üniversitesi’nin online kurslarından “Mimari Hayal Gücü” eğitimini tamamladı. Üniversite hayatı boyunca mimarlık ve sanatın yanı sıra birçok alanda gönüllü olarak görev aldı. 2019’dan beri Bakırköy Rotaract Kulübü ile birçok sosyal sorumluluk projesinde aktif olarak çalıştı. 2021-2022 dönemi Kulüp Sekreteri olarak görevini sürdürüyor. 2021 Ocak ayında Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümünden mezun oldu. 2021 Temmuz- Kasım tarihleri arasında Teamfores isimli mimarlık şirketinde uzun dönem staj yaptı.Açık Diyalog İstanbul ve Akbank Sanat işbirliği ile gerçekleştirilen ikinci "Çağdaş Sanat ve Küratörlük" Seminer Programını (2021 Ocak-Temmuz) başarıyla tamamladı.Küratörlük ve mimarlık alanında çalışmalarına devam etmektedir.
Neysek “O” yuz Aslında
Bizi tanımlayan en önemli unsurlardan biri düşüncelerimizdir.Düşüncelerimiz ise verdiğimiz tepkileri ve hareketleri yönlendirir.
Yani düşüncelerimiz “bizi” oluşturur. Çevresel faktörler,aile,arkadaşlar,yaşadığımız ortam kısacası sahip olduğumuz her şey bir araya gelerek düşünme mekanizmamızı oluşturur.
Düşünme mekanizması eğitilebilen ve manipüle edilebilen bir mekanizmadır.Hayatımızda yaşanan bir olaydan dolayı artık etrafımızda o olayla alakalı olan şeyler daha çok dikkatimizi çekmeye başlar ve bizler bundan “algıda seçicilik” olarak bahsederiz.Peki algıda seçicilik olarak bahsettiğimiz bu kavramda dikkatimizi çeken şey ve bahsetme ihtiyacı duyduğumuz bu olayları neden negatif olaylardan seçiyoruz?Belki insanların hayatta kalma içgüdüsü ile alakalıdır,belki de düşünme mekanizmamızı zamanla bu yönde eğitmişizdir.Bu sorunun doğru tek bir cevabı olmadığı gibi tek bir çözümü de yoktur.
Bulunduğumuz dönemde,ülkede ve hatta insanoğlunun içinde bulunduğu bütün parametrelerde bahsedebileceğimiz memnuniyetsizlik ve mutsuzluk kavramları düşünce sistemimizi ele geçirmiş durumdadır.Kapının önünde ayaküstü konuştuğunuz komşunuzdan ,vapurda hiç tanımadığınız bir amcayla konuşurken bile konuşmalar genellikle ortamdaki ya da kişilerin kendi hayatlarındaki olumsuz olaylar üzerinden açılır.Çünkü içgüdüsel olarak genellikle dikkatimizi ilk çeken ve karşılıklı olarak birbirimizde ortak olabileceğini düşündüğümüz konular hayatımızı olumsuz etkileyen olaylardır.Yaşanılan çevre ve yaşam biçimi artık düşünme mekanizmamızı negatif olayları tespit etmeye üstelik bunları yaymaya programlandığı için memnuniyetsizlik ve mutsuzluk döngüsünden çıkamayan bir toplum haline gelmiş bulunmaktayız.Daha mutlu bir hayat yaşamak elimizdeyken sürekli toplum olarak birbirimizin elinden mutluluğu almaya devam ediyoruz.Kendi mutluluğumuz önündeki tek engel biz olduğumuzu fark ettiğimiz anda aslında hepimizin içindeki “O” bir değişime girmeye başlayacak ve döngü zamanla kırılarak daha sağlıklı bir döngü haline evrilebilecek.
Neysek “O” yuz Aslında,düşünce biçimimize ayna tutarak bu mekanizmayı ve eksikliklerini anlamayı, aynı zamanda bireysel ve toplumsal olarak hayattaki olumlu ve olumsuz olaylara daha bilinçli yaklaşarak daha mutlu “o”lar yaratan bir dönüşümün başlangıcı olmayı amaçlayan bir sergidir.Negatif ve pozitif kavramları etrafında şekillenen bu sergide izleyici sanat eseriyle iki farklı bakış açısı ile yüzleştiriliyor.”Düşünce mekanizması” ile “memnuniyetsizlik” arasındaki ilişkiyi ele alan ve düşünsel olarak interaktif yaklaşımda bulunan bu sergide insanlar kendi içerilerinde sorgulamaya bırakılıyor.
Sergi planı için tıklayınız.