SERGİ

Undo

SERGİ
Undo

Ada Kılıçarslan

Ada Kılıçarslan 2022 yılında Bilkent Üniversitesi iktisat bölümünden lisans derecesini aldı. İş hayatına kurumsal bankacılık alanında başladı, sektörde geçirdiği bir yılın ardından kariyerini kültür ve sanat alanında sürdürmeye karar verdi. Şu anda Borusan Contemporary’de müze operasyon uzman yardımcısı olarak çalışmaya devam etmektedir.

2016-2017 yılları arasında AFS değişim program kapsamında İtalya’da bir yıl eğitim gördü. 2021 yılında da Erasmus değişim programı ile üniversite üçüncü yılının bir dönemini Danimarka’da geçirdi, burada AIESEC organizasyonu bünyesinde aktif faaliyet gösterdi. Üniversite eğitimi süresince çeşitli öğrenci topluluklarında aktif rol aldı; GazeteBilkent’te yayın koordinatörü ve Güneş Köyden Doğuyor adlı sosyal sorumluluk projesinin eş koordinatörlüğünü yürüttü. 

İlgi alanları içerisinde çağdaş sanatın yanı sıra modern sanat tarihi, estetik, varoluşçuluk felsefesi, iktisadi düşünce tarihi ve davranışsal iktisat gibi konular yer almaktadır.

Undo

İnsan sistemler yaratır ve bu sistemler tarafından yönetilir.

Günümüzün hakim neo-liberal ekonomik modeli ekonomik gelişimi üretim ve tüketim faaliyetlerinin istikrarlı bir biçimde sürdürülmesi ve artırılması esasına dayandırmaktadır.

Hem devletler hem de büyük şirketler seviyesinde ekonomik anlamda genişleyici politikaların ve gelirlerin artışının bir hedef olarak benimsendiği bu modelde gelişmiş bir ülke olmanın ve belirli bir refah seviyesine ulaşmanın koşulu belirli bir ekonomik büyüklüğü yakalamak, her şeyi daha çok miktarda üretebilmek ve tüketebilmek haline gelmiştir.

Üretim ve tüketimin bu denli temel bir dayanak oluşu ekonomik zincirin en küçük ama en temel halkası olan bireyin de bu süreçlere aktif şekilde dahil olmasını ve devamlılığının teşvik edilmesini gerekli kılar. Bunca yatırım, iş gücü ve sermaye ürettiği sayısız farklı ürünü ve hizmeti bireylerin kullanımına sunar, onların ihtiyaçlarını karşılar veyahut hayatlarını şu ya da bu şekilde daha iyi hale getirir, en azından bireyleri buna ikna eder. Her şeyin insanın ihtiyaçları, konforu veya tatmini için yaratıldığı ve bunun bir değer yaratma süreci olarak benimsendiği bu sistem bu bakımdan kendini “insan odaklı” olarak sunsa da ironik şekilde bu aslında bir maskeden ibarettir. Çünkü bu üretimin, değer yaratımının ne ölçüde reel bir fayda olarak geri döndüğü, insan hayatını ne ölçüde iyileştirdiği açık değildir. Neticede sistemin genel gelişim algısı niceliksel, ölçütü rakamsaldır. İşte bu rakamsal maske, insan odaklılığın ardında meta odaklılığı gizler. Metalar, bu kompleks bir sistem içerisinde insanın tatmin duygusuyla özdeşleşen, fayda ile eşdeğer anlam taşıyan ürünler olarak insan hayatına takibi yapılamayacak kadar hızlı şekilde ve fazla sayıda nüfuz eder, neticede insanın değer tanımı haline gelir.

Oysaki süregelen bu insan ve meta sarmalı vaat ettiği faydayı ve refahı insanoğluna getirmekle ancak yüzeysel bir ölçüde başarılı olmuş gibi görünüyor. Bu sistem, gelişmişliği sayıları artan binalar ve genişleyen şehirler, artık kavranamayacak kadar ilerleyen teknoloji, birbiri ardına çıkan ve asla eskimeyen ürün yelpazesi altında göze sokmaya çalışırken bunların ötesinde insan hayatının kalitesi ve güvencesi anlamında ne düzeyde bir gelişim sağladığı ise kuşkulu. Elbette ki dünya genelinde ortalama gelirler artmış, yıllar içerisinde ülkelerin GSYH’sında büyüme sağlanmış, globalleşme ve dijitalleşme ile süreçler hız kazanmış olsa da bu gelişmeler insan toplumlarının gerçek refahı, ekonomik ve sosyal eşitliği ve doğayla olan ilişkisi bakımından aynı düzeyde olumlu ve sürdürülebilir katkılar sağlamamış, üstüne üstlük bunları baltalar hale gelmiştir. Neticede en gelişmiş ve büyük ekonomilere sahip ülkelerde artan gelirlere rağmen gelir eşitsizliği, hızlı kentleşme ve yapılaşmaya rağmen barınma sorunları bir ölçüde devam etmekle birlikte hızlanan üretim süreçleri ve gelişen teknolojiye rağmen kaynak kıtlığı, doğal afetler veya beklenmedik salgın hastalıklar gibi küresel krizlere karşı hazırlıklılık ve dayanıklılık bakımından da dünyanın hala güven veren bir noktada olmadığı da açık bir şekilde görülmektedir. Yani bu gelişen ekonomiler ardında imkanlar bakımından arası gittikçe açılan toplumlar, zarar gören ve sömürülen kaynakları içeren derin ve maddiyatın da ötesinde bir maliyeti gizlemektedir ve o maliyetlerin yükü ancak şimdi hissedilmektedir.

Ancak insan mutlakıyet esasında benimsediği bu sistemin hem bir piyonu hem de yöneticisi konumunda erişebildiği kaynakları sürekli olarak maksimum fayda prensibiyle kullanarak gelişimini ve gelişmesini sürdürürken kendi değer tanımını yapaylaştırmakta, bu yöndeki her davranışı ile de bu algıyı kolektif bağlamda pekiştirmektedir. Bu kısa vadeli ve fayda odaklı döngüye programlanan insan hakim sistemin anlatısı içinde hem kendinden hem de özünde bütünleşik olduğu doğadan da gitgide kopmaya başlamıştır. Doğa, kendi anlam ve değer algılarını yavaş yavaş ambalajlara, yeni teknolojilere, hıza ve konfora teslim eden antroposen insanının ellerinde dönüştürülmektedir. Öyle ki doğa sadece bu üretim ve tüketim sistemine bir kaynak oluşturmakla kalmayıp bizzat metası haline de gelmektedir. Yaygın sanayileşme faaliyetleri ve kentleşme ile birlikte ormanlar, yaşam alanları yok edilmekte; su gibi temel doğal kaynaklar özelleştirilmekte ve bu kaynaklara erişim toplumlar arasında eşitsizleşmekte; kontrolsüz üretim ve tüketim sonucunda ortaya çıkan atıklar havanın, suyun ve toprağın kirlenmesine yol açarak biyoçeşitliliği tehdit etmekte ve iklim krizini körüklemektedir. Doğaya bu antroposentrik anlatının ekonomik fırsatçılık gözlükleriyle bakmak insanoğlunun kendini çevreleyen, parçası olduğu diğer sistemlerden ne kadar soyutlandığının en büyük göstergesidir.

Bu bütüncül dengenin bir parçası olduğunu insanın yeniden hatırlaması ise ancak onun üzerindeki faydacı ve bencil müdahalelerinin yıkıcı sonuçlarıyla kendisinin de yüzleşmeye başlamasıyla olmaktadır. Görünen o ki kısa vadeli menfaatlerin güdülediği bireyler de kendi karar ve davranışları ile yaşadıkları dünya arasındaki bağlantısallığı yitirmiş, zaman algısından kopmuş bir halde, bu noktaya nasıl geldiğini dahi idrak etmekte zorlanıyor. Kısa vadeli, sürekli bir şeyleri değiştirmeye, yenilemeye, manipüle etmeye, fazlaya ve artmaya odaklı bu toplu alışkanlıklar aslında ideal olarak benimsenmiş davranışların ve mikro ve makro düzeyde sürdürülen uygulamaların uzun vadedeki kümülatif yıkıcı etkilerini bulanıklaştırmakta, bireyi toplum ve doğa gibi ait olduğu daha geniş sistemlerden de izole ederek aradaki sorumluluk ilişkisine karşı da duyarsızlaştırmaktadır.

Etki alanını hızla ve şuursuzca genişlettiği, menfaaetlerinin peşinde savrulup gittiği dünyasının gittikçe belirsizleşmesi ve tekinsizleşmesiyle insan, kendisi için neyin öncelikli ve değerli olduğunu belki de unuttukça hatırlamaya başlıyor. Yarattığı yıkımın ve kaybettiği bağların karşısındaki alışılmadık güvensizliği, varoluşunun dayanağını yeniden tanımlamanın ve materyalin ötesinde alternatif bir var olma biçimi yaratmanın ihtiyacını tetikliyor. Her şeyi tüketmiş olmadığı yeni bir ihtimalin kapısını açmak istiyor, geriye dönmek, yeniden başlamak istiyor. İnsan şu an bulunduğu noktada yüzleştiği insani ve ekolojik krizler zinciriyle bir kırılımın eşiğinde; yaygın kabullerin, yerleşik sistemlerin ve benimsenen ideolojilerin yarattığı kolektif körlüğün onu sürüklediği bu düğümde büyük bir soruyla karşı karşıya: Her şeyi tersine çevirmek için çok mu geç?

Undo” sergisi yerleşik ekonomik sistemin alıştırdığı kontrolsüz üretim ve tüketim döngüsünün bilançosunu bireysel, toplumsal ve çevresel boyutlarda değer ve zaman kavramları merceğinden ele alıyor. Günümüz dünyasının gidişatını, standart olarak benimsenmiş, büyüme temelli ekonomik paradigmanın çıktıları üzerinden sorguluyor; bir zamanlar arzulanmış olan değil, gerçek çıktılarına vurgu yapıyor. Bireyi, vardığı bu noktada hem bağımsız bir bilinç hem de kolektif bilincin bir parçası olarak konumlandırıyor, onu normların illüzyonunun ardına taşıyarak hem bu döngüden sorumlu bir parça hem de onun bir kurbanı olarak maddi ve manevi boyutta yitirdikleriyle karşılaştırmayı hedefliyor. Onu eylemlerinin olumsuz sonuçları karşısında yaşadığı “geri alma” istencinden yakalıyor, yaratılanların ve yitirilenlerin huzurunda varoluşa yeni bir dayanak bulmanın ihtimalleri de bu yüzleşme anında irdeleniyor.

Sergi, bir araya getirdiği 9 sanatçının heykel, pentür, fotoğraf, kolaj, yerleştirme, videolardan oluşan yirmiden fazla eseriyle hakim ekonomik düzenin büyüme odaklı, insan ve meta merkezci anlatısı ve bunun belirlediği toplumsal algı ve davranış örüntülerinin yaratmış olduğu yozlaşmanın önünde bizler için bir geri alma imkanı olup olmadığı üzerinde duruyor. Yitirilen değer algısını fabrika ayarlarına döndürerek gezegenle yeni bir bağ kurmak ve aradığı refahı gerçek anlamıyla yaratabilmek, bir anlamda büyümeyi yeniden öğrenmek için bir alternatifin ihtimalini ararken ziyaretçiyi “artık çok geç…” ve “hiçbir zaman geç değil!” ifadeleri arasındaki ince çizgide bir sorguya davet ediyor, kabulleri ve davranışları üzerinden bu hikayede nerede durduğu üzerine düşünmek için bir alan yaratmayı amaçlıyor.

Sanatçılar & Eserler

Fabio Lattanzi Antinori

Ideal Customer Profile. Happiness. 2022

Tek kanallı döngü video, 5’

Sanatçının izniyle

Fabio Lattanzi Antinori

World Seeks Stable Population and Stable Industrial Output Per Person, 2022

Serigrafi baskı, kâğıt üzerine akrilik boya, LED ekran

Sanatçının izniyle

Fabio Lattanzi Antinori

Business As Usual, 2022

Serigrafi baskı, kağıt üzerine akrilik boya, LED ekran

53x53 cm

Sanatçının izniyle

Fabio Lattanzi Antinori

A Sign, 2022

Delikli alüminyum levha

119x99.6 cm

Sanatçının izniyle

Ilgın Seymen

Vortex of Worldly Stuff, 2015

Müze camına baskı, asitsiz çerçeve

222x400 cm

Sanatçının izniyle

Ilgın Seymen

Love in the 21st Century, 2015

Plastik şişeler, poliüretan köpük, demir çubuk, epoksi, sprey boya

90x100x30cm

Sanatçının izniyle

Ilgın Seymen

Objects Hiding in Plain Sight, 2024

Hahnemühle kağıt üzerine baskı, müze camı üzerine UV baskı, limba çerçeve

83x123 cm

Sanatçının izniyle

Şifa Girinci

Integrity, 2015

Sorun Serisi

Tuval Üzerine Karışık Teknik

100x100 cm

Sanatçının izniyle

Şifa Girinci

Issue, 2014

Sorun Serisi

Tuval Üzerine Karışık Teknik

100x100 cm

Sanatçının izniyle

Şifa Girinci

Renovation, 2015

Sorun Serisi

Tuval Üzerine Karışık Teknik

100x100 cm

Sanatçının izniyle

Şifa Girinci

FACTs 2015: Myth of Growth, 2015

Neon Yerleştirme & Yazılı Metin

Sanatçının izniyle

Seydi Murat Koç

the next day, 2021

Yağlı boya ve polyester üzerine karışık teknik

38x54x90 cm

Sanatçının izniyle

Seydi Murat Koç

Zeus, 2018

Tuval üzerine akrilik ve yağlıboya

Sanatçının izniyle

Ozan Atalan

Monokrom, 2019

Yerleştirme (beton, toprak, video, manda iskeleti)

300×300×100 cm

Sanatçının izniyle

Kerem Ozan Bayraktar

The Office, 2022-2023

Yerleştirme (fotokopi makineleri, kâğıt, toprak, LED bitki ışığı, ofis bitkileri, çalışma masası)

Sanatçının izniyle

Nicole Dextras

Eco-man, 2004

Baskı dijital fotoğraf

Sanatçının izniyle

Oliver Ressler

Property Will Cost Us the Earth, 2021

Hahnemühle Kağıdı Üzerine Mürekkep

950x112 cm

Çizen: Claudia Schioppa

Sanatçının izniyle

Özgür Demirci

Resumption, 2022 & The Abandoned, 2022

Tek Kanallı Full HD Sesli Video 6’46’’

Tek Kanallı Full HD Sessiz Video 9’18’’

Sanatçının izniyle

Hannah Chalew

Buoyancy Factor, 2022

Demir, meşe elması, kömür lekesi, alçıpan, altınbaşak, bakır, çivit otundan elde edilmiş mürekkep; şeker kamışı, doğranmış plastik atık ve metal

190,5x127x35,5 cm

Sanatçının izniyle

Hannah Chalew

Flotant, 2020

Metal, şeker kamışı, plastik atık, toprak, canlı bitki, meşe elması ve demirden yapılmış mürekkep

193 x 121 x 86

Sanatçının izniyle

Hannah Chalew

Overburden, 2022

Bitkisel geri dönüştürülmüş kağıt üzerine fosil yakıttan yapılmış mürekkep ile serigrafi

55 x 76

20 edisyon

Bizi Takip Edin
TR EN
Etkinlikleri etiketlere göre filtreleyin
10 ŞUB PZT
1

20:00

Seminer Sanat ve Çocuklar Üzerine Farklı bir Bakış

Çevirimiçi Platform – Zoom

11 ŞUB SAL
2

18:30

Film Hüzünlü Yaban Hayat (Weemoed en Wildernis)

Akbank Sanat

20:00

Seminer Sanat ve Çocuklar Üzerine Farklı bir Bakış

Çevirimiçi Platform – Zoom

12 ŞUB ÇAR
2

18:30

Seminer Merdivenler ve Yokuşlar

Akbank Sanat

20:00

Seminer Sanat ve Çocuklar Üzerine Farklı bir Bakış

Çevirimiçi Platform – Zoom

13 ŞUB PER
4

18:00

Seminer Işıkla Anlatmak

Çevirimiçi Platform – Zoom

18:30

Seminer Platon’un Mağarasına Dönüş: Yapay Zeka, Büyük Veri ve Siyasal Sistemlerin Geleceği

Akbank Sanat

19:30

Söyleşi Bir Diyalog Aracı Olarak: Onarmak

Akbank Sanat

20:00

Seminer Sanat ve Çocuklar Üzerine Farklı bir Bakış

Çevirimiçi Platform – Zoom

14 ŞUB CUM
-
15 ŞUB CMT
4

12:00

Çocuk Bi’ Şehir: Kayıp Seslerin Yolculuğu (5-9 Yaş)

Akbank Sanat

13:30

Çocuk Kitaplığımda Bi’İstanbul: Kitap Dekoru Atölyesi (5-9 Yaş)

Akbank Sanat

15:00

Atölye Sözün Doğuşu

Akbank Sanat

15:00

Atölye İleri Dönüşüm Atölyeleri: Atık Malzemelerle Yaratıcı Baskılar

Akbank Sanat

16 ŞUB PAZ
2

14:00

Atölye Alfabe Deneysel Fotoğraf Atölyesi (Şubat - 1. Grup)

Akbank Sanat

17:00

Atölye Alfabe Deneysel Fotoğraf Atölyesi (Şubat - 2. Grup)

Akbank Sanat

17 ŞUB PZT
1

18:00

Seminer Bienal Yapmak: Modeller, Kurumlar, Paydaşlar

Çevirimiçi Platform – Zoom

18 ŞUB SAL
1

18:30

Film Düz Orman (De Platte Jungle)

Akbank Sanat

19 ŞUB ÇAR
1

19:00

Atölye Malzeme: Su

Çevirimiçi Platform – Zoom

20 ŞUB PER
2

18:00

Seminer 3 Derece? - İklim Krizi Hızlanırken Bilim ve Politika

Çevirimiçi Platform – Zoom

19:00

Atölye Malzeme: Su

Çevirimiçi Platform – Zoom

21 ŞUB CUM
2

10:00

Atölye Sofia Casprini “Dynamic Floorwork” Workshop

Akbank Sanat

19:00

Atölye Malzeme: Su

Çevirimiçi Platform – Zoom

22 ŞUB CMT
3

15:00

Atölye Yeni Dönem Türk Tiyatrosunda Reji Arayışları

Akbank Sanat

15:30

Çocuk ERTELENDİ - Göçmen Kuşların İzinde: Kuş Yuvası Tasarım Atölyesi (6-10 Yaş)

Akbank Sanat

19:00

Atölye Malzeme: Su

Çevirimiçi Platform – Zoom

23 ŞUB PAZ
-
24 ŞUB PZT
-
25 ŞUB SAL
1

18:30

Film 5 Yürüyüş Üçlemesi (5 Walks Trilogy)

Akbank Sanat

26 ŞUB ÇAR
-
27 ŞUB PER
-
28 ŞUB CUM
-
01 MAR CMT
4

12:00

Çocuk Akbank Çocuk Tiyatrosu "Ne Olacağım Ben?"

Akbank Sanat

15:00

Atölye Başka Bir Tiyatro Mümkün Mü?

Akbank Sanat

16:00

Çocuk Ailece İleri Dönüşüm: Mozaik Atölyesi (4-8 Yaş)

Akbank Sanat

17:15

Çocuk Ailece İleri Dönüşüm: Heykel Atölyesi (4-8 Yaş)

Akbank Sanat

02 MAR PAZ
-

Etkinliği takviminize ekleyin

E-Bülten'e üye olun