17.11.2017
Kasım ayını müzik sarhoşluğuyla geçirmeme vesile olan 27. Akbank Caz Festivali anılarıma nefis konserler bırakmakla kalmadı, fotoğraf klasörlerimi de yüzlerce kareyle doldurdu. Sevdiğim 10 fotoğrafla festivalde benim için neler olup bittiğini özetlemeye çalıştım. (Yukarıdaki fotoğraf Red Baraat konserinden, gitarist Keisuke Matsuno.)
Daniel Herskedal, Akbank Sanat
Norveçli tubacı Daniel Herskedal, konservatuvar yıllarından beri beraber çaldığı saksafoncu Marius Neset ile Akbank Sanat'ta özellikle tubanın sınırlarını genişleten bir konser verdi. Herskedal'ın enstrümanının ardında sadece kapalı gözlerinden birinin göründüğü halini çok sevdim. Tuba ile loop pedalının güzel birlikteliğini uzun süre unutmam.
Red Baraat, Babylon
Festivalde izlemekten ve çekim yapmaktan en keyif aldığım topluluklardan biri Red Baraat'tı. Brooklyn çıkışlı ekibin Hint müziğine caz, funk ve rock zerk eden sound'u Babylon'da renkli bir parti havası estirdi. İlhan Erşahin'in de sahneye konuk olduğu konserde ikiz davulda harikalar yaratan Sunny Jain ve suzafonda Kenneth Bentley arşivimde yerlerini böyle aldı.
Christian Scott, Zorlu PSM Drama Sahnesi
Jenerasyonunun en ilham verici müzisyenlerinden olan Christian Scott, kendi tasarladığı enstrümanlarla, kendine özgü çalım tarzıyla ve müziğin ne kadar güçlü ve dönüştürücü bir unsur olduğunu vurgulayan hikayeleriyle sahnedeydi. Scott'la yarım saati bulan bir röportaj yapma şansım oldu. Geçen yıl Saul Williams sözleriyle zihnimi açmıştı, bu yıl aynı şeyi Christian Scott yaptı.
Shabaka & The Ancestors, Babylon
Barbados asıllı saksafoncu Shabaka Hutchings, Türkiye seyircisinin Sons of Kemet ve The Comet Is Coming gruplarından da aşina olduğu bir isim. Bu defa yanında Johannesburglu ekip The Ancestors ile karşımızdaydı Hutchings. Cazın Afrika ritimleriyle sarmalandığı, karanlık sahneden defalarca tekrar edilen "We must feminize the politics" cümlesinin aklımda kaldığı bir konser oldu.
Bonobo, Volkswagen Arena
Akbank Sanat'ta Benedikt Jahnel Trio konserinin ardından yetiştim Bonobo'ya. Simon Green'in dünyanın farklı bölgelerini duyuran göçebe ritimleri, Volkswagen Arena'yı dolduran kalabalığı birbirine yaklaştırıp dans ettirdi. Şarkılara sesini ödünç veren Szjerdene'nin sahnedeki yalınayak varlığı, yakından gördüğüme mutlu olduğum tatlı bir detaydı.
Howe Gelb Piano Trio, Babylon
Otuz yılı aşan kariyerinde Giant Sand projesiyle ve solo olarak neredeyse her yıl birkaç albüm yayımlayan Howe Gelb, son çalışması Future Standards'ın ardından piyano standardına bakışıyla Babylon'daydı. Konserde Giant Sand parçalarına da yer veren Gelb'e, minik röportajımızda bu üretken yaşamında hiç durma noktasına gelip gelmediğini sordum, "Şimdi durmayı düşünüyorum" cevabını aldım.
ALA.NI, Babylon
Duygu spektrumunun her noktasına dokunan şarkılarına hazırlıklıydım ama ALA.NI'nin sahnede bu kadar içten ve komik olacağını tahmin etmiyordum. Önce salonun kalabalığına şaşırdı, sonra "öpüşme" kelimesine bayıldı, seyircilerin arasına inip çıplak sesle şarkı söyledi ve yine seyircilerin yazdığı cümlelerden yola çıkarak doğaçlamalar yaptı. Sadece sesine değil tavrına da hayran bıraktı.
Mop Mop feat. Anthony Joseph, Babylon
Berlin sakini İtalyan müzisyen Andrea Benini, Mop Mop projesinde cazı Afrika ritimleri, funk ve tropik esintilerle birleştiriyor. Trinidadlı şair ve müzisyen Anthony Joseph'in ateşli anlatısının konusu ise yok ettikleri gezegenlerinden Dünya'ya kaçan uzaylılar. Seyirci dans ettikçe keyif Benini'nin yüzüne yansımış.