15.05.2018
Yazı: Cem Kayıran
Klasik müziği kendi tabiriyle “sıkıcı kısımları ayıklanmış” bir şekilde, eğlence ve ihtişamla birleştiren Liberace, şov dünyası adına çığır açan işlere imza attı. Efsanevi sanatçının 99. yaş gününde, kariyerinden önemli satır başları.
Henüz üç yaşında piyano çalmaya başlayan Wladziu Valentino Liberace, müzikle fazlasıyla haşır neşir olan ailesinin izinde müzik eğitimi aldı. Kısa süre sonra evde duyduğu şarkıları çalabilmeye başlayan Liberace, henüz çocuk yaşta Polonyalı piyanist Ignacy Paderewski’nin tekniğini öğrendi.
Feminen doğası sebebiyle yaşıtları tarafından dışlanması, Liberace’ın büyük tutkusu olan piyanoya kendini adamasını sağladı. Genç yaşta Wisconsin ve çevresindeki birçok kulüpte çalmaya başlayan Liberace, kendine sahne ismi olarak Walter Busterkeys’i seçti. 1940 yılındaysa, idolü olan Paderewski’den de ilham alarak sahne ismini yalnızca soyadı olarak güncelledi: Liberace!
Müziğin yanı sıra resim, tasarım ve modayla da fazlasıyla ilgilenen Liberace, klasik müzik performansları sergilediği 1940’ların başlarında kendine has bir sahne şovu geliştirmeye karar verdi. Performansına “pop” öğeler ekleyen ve müziği daha “eğlenceli” hale getirmeyi amaçlayan Liberace, yeni şovunu “Sıkıcı kısımları ayıklanmış bir klasik müzik” sözleriyle tanımlıyordu. 1940’ların ikinci yarısında ABD’de büyük turnelere çıkan Liberace, bir klasik müzik piyanistinden büyük bir şovmene dönüştü.
Sahne şovlarına ve kendi ihtişamına yaraşır şekilde fazlasıyla büyük ve nadir piyanolar kullanan Liberace, Kuzey Hollywood’a taşındıktan sonra irili ufaklı birçok kulüpte enerjik performanslarını sergilemeye devam etti. 1950’lere girdiğimizdeyse ülke genelinde bir fenomene dönüşmüştü bile. Las Vegas’ta ve New York’taki performanslarıyla rekorlar kıran Liberace, dergilerin kapaklarında yer alıyor ve adına açılan fan kulüpleri binlerce üyeyle doluyordu.
“Ben konser vermiyorum, bir şov yapıyorum.” –Liberace
Şovunun görsel boyutunun önemini göz önünde bulundurarak radyoyu kendine uygun bir mecra olarak görmeyen Liberace, televizyonda şansını ilk olarak Los Angeles’ta bir kanal için kısa bir program hazırlayarak denedi. Yerel kanallar arasında o zamana kadar ulaşılmış en yüksek rating istatistiklerine ulaşan programın ardından televizyonda da ihtişamlı bir kariyere başlamış oldu.
Konukları, sürprizleri ve fazlasıyla geniş bir skaladan müzik seçkileriyle 1950’lerde televizyonun en eğlenceli yayınlarına imza atan Liberace’nin, haftada ortalama on bin fan mektubu aldığı biliniyor. Şov dünyası için birçok dönüm noktasının öncüsü olan Liberace, Avrupa turneleri ve büyük başarılarla dolu kariyerine 1960’ların ortasında sağlık sorunları sebebiyle ara verdi.
Mr. Showmanship’in sahnelere dönüşü “Ben tek kişilik Disneyland’im” cümlesiyle birlikte Las Vegas’ta oldu. Doktorların kendisi için “ölümün kıyısından döndü” demesine rağmen, şovuna adeta kaldığı yerden devam eden Liberace, antika dükkanı ve restoran işletmeye başladı ve kendi tariflerinden oluşan bir yemek kitabı yayımladı.
Televizyon ve sahnelerin yanı sıra çeşitli sinema filmleri ve Columbia etiketiyle yayımlanmış albümleriyle de tanınan Liberace, eşcinsel olduğunu halk önünde birçok kez reddetmesiyle de kimi tartışmalara konu oldu. Kendisi hakkında yazdıkları haberlerde eşcinsel olduğunu dile getiren gazetelere açtığı davaları kazanan Liberace, eski erkek arkadaşı tarafından açılan tazminat davası üzerine yaptığı açıklamalarda da iddiaları reddetmişti.
“Showbiz” (eğlence sektörü) denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Liberace, 1987 yılında öldüğünde 67 yaşındaydı.