01.10.2020
Akbank Caz Festivali 30 yılı geride bırakırken, festival sahnesinde birçok farklı projeyle yer almış Alp Ersönmez’in kapısını çaldık. Hem festivalin geçmiş yıllarına hem kişisel deneyimlerine hem de yaklaşan solo albümüne dair merak ettiklerimizi sorduk.
“Bir sanatçı için en önemli konu kendi sesine sahip olmasıdır bence.”
Röportaj: Cem Kayıran
İllüstrasyon: Saydan Akşit
Gerek farklı müzisyenler eşliğinde, gerek kendi projelerinizle Akbank Caz Festivali’nde her zaman sahnede bizi neyle karşılayacağını merak ettiğimiz isimlerden birisiniz. Sahnede kendinizi en iyi hissettiğinizi hatırladığınız Akbank Caz konseri ne zaman neredeydi? Nasıl bir ortam vardı?
Benim için en özel konser(ler), 2011’de çıkan albümüm Yazısız ile Kampüste Caz turnesi yapmam oldu. 9 kentte, üniversite kampüslerinde konserler verdik. Aralarında hiç caz dinlememiş insanların da olduğu pek çok dinleyiciye ulaştığımızı sanıyorum. Şahane bir turne olmuştu; hâlâ kendi aramızda da bu turneyi anarız.
Peki festivalin geride kalan yıllarında, sahnede değil de dinleyiciler arasında yer aldığınız en özel konser deneyimi hangisiydi?
11. Akbank Caz Festivali’nde Andrew Hill’i dinlemiştim. Çok önemli bir bestecidir. Çok heyecanlanarak izlemiştim.
Yoldaki özel Akbank Caz Festivali albümü, Türkiye’nin, bilhassa İstanbul’un bu dönemle ilişkisinden ilham alıyor. Siz festivalin şehirdeki caz kültürünü oluşturma ve yaygınlaştırma adına nasıl bir rolü olduğunu düşünüyorsunuz?
Akbank Caz Festivali’nin en önemli tarafı, her zaman izleme imkânı bulamadığımız, kısmen daha alternatif isimlerin de yer alıyor olması kanımca. Zamanla da alternatif sanatçılarla tanışmaya devam edeceğiz. Yerli müzisyenlerin daha fazla yer bulduğu her oluşum bizim için çok değerlidir.
Bu albümde MadenÖktemErsönmez projesiyle yer alıyorsunuz. Dinleyeceğimiz MÖE parçası nasıl bir motivasyonla ve ne zaman ortaya çıktı? Toplama albümün dışında, MÖE cephesinden yeni kayıtlar gelecek mi?
Aynı zamanda İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions ile de yer alıyorum. MÖE ile daha önce yapmadığımız bir yol denedik. Ortada bir şarkı fikri bile yoktu. Önce Volkan (Öktem) evde bir davul kompozisyonu çaldı; sonra ben bir bas yürüyüşü ve temel armonik yapı oturttum. Daha sonra Sarp (Maden) o armonik yapıyı değiştirdi, ben yeni kurguya göre tekrar çaldım. Sanki uzaktan, farklı zamanlarda yapılan bir jam session gibi çalıştık. Sonuç bizi çok mutlu etti ve yeni albümü de bu şekilde yapacağız. Daha önceden elimizde olan bazı fikirler var ve bunları da bu yol ile işlemeye karar verdik.
İstanbul Sessions ile de daha önce yayımlanmamış bir parça fikrimizi, eski kayıtlarımızı kullanarak yeniden düzenledim. Bambaşka bir şey çıktı ortaya!
2011 çıkışlı Yazısız’ın ardından Cereyanlı isimli yeni albüm ufukta görünüyor. Erik Truffaz, Papa Dee, Bugge Wesseltoft gibi konukların albümde yer alacağını biliyoruz. Uzun yıllardır sahnede deneyimlediğimiz Cereyanlı’nın albüm versiyonuna dair başka ne gibi ipuçları paylaşabilirsiniz? Salgın süreci albüme dair takvimleri nasıl etkiledi?
Baharda çıkacak albüm sonbahara kaldı en başta. Uzun zamandır yayımlanmayı bekleyen bir albüm Cereyanlı. Araya Gezi olaylarından bir sürü sosyal çalkantıya, plak şirketi sorunlarından kendi zamansızlığıma kadar pek çok etken girdi. Sonbahar sonunda, iki bölüm hâlinde yayınlamaya karar verdim. Her şey düzeldiğinde çok konser vermek istiyoruz.
Hiç durmayan, sürekli yeni kayıtlarda, projelerde karşımıza çıkan bir müzisyensiniz. Geçtiğimiz aylarda da Elif Çağlar, Çağrı Sertel ve Volkan Öktem eşliğinde SONIC BOOM’un ilk stüdyo kaydı yayımlandı. Bu projede yakın gelecekte bizleri neler bekliyor? Bir albüm kaydetme niyeti var mı?
SONIC BOOM’un yeni single’ı yakında geliyor. Daha fazla bir şey demeyeyim!
Beş yılın ardından geri dönen JAmZZ yarışmasının jüri üyelerinden birisiniz. Yarışmaya katılacak genç müzisyenlere tavsiye ya da önerileriniz neler?
Bir sanatçı için en önemli konu kendi sesine sahip olmasıdır bence. Birilerini taklit ederek çalmak sanatçının ilk dönemlerinde çok yararlı olmakla beraber zamanla bırakılması gereken bir yol. Kendi sesi ile çalabilen, kişiliği bestelerinde ve çalışında duyulabilen müzisyenler her zaman daha farklı bir konumda olurlar.