14.06.2017
40 yıl önce… 1970’lerin sonu yaklaşmış, dünya genelinde tüm müzik türleri yeni trendlere ve değişimlere doğru yelken açmışken caz sahnesinde neler oluyormuş bir bakalım dedik ve dönemin caz haritasını, 1978 çıkışlı 10 albümle çıkarmaya çalıştık.
Sun Ra - Lanquidity
(Philly Jazz)
Sun Ra’nın uçsuz bucaksız diskografisinin en ilginç kayıtlarından biri olan Lanquidity, Philedelphia’daki ufak çaplı bir plak şirketi tarafından sınırlı sayıda basılmış bir albüm. Tekrar eden motifler üzerine, dönemin popüler caz gruplarından aşina olduğumuz bir fusion estetiğiyle çalan Sun Ra ve orkestrası, cazın farklı akımlarına da selam duran Lanquidity’de karakteristik seslere de yer vermeyi ihmal etmiyor.
Chick Corea – Friends
(Polydor)
1978 yılına tam üç stüdyo albümü, iki de konser albümü sığdıran Chick Corea’ya sonraki yıl Grammy adaylığı getiren Friends albümü, önceki albümlerinde daha geniş füzyonlara yer veren müzisyenin doğrudan bir caz quartet’iyle kaydettiği bir çalışma. Albümün Şirinler’den birkaç figürün yer aldığı kapak tasarımının sonraları Corea’nın başını biraz ağrıttığını da hatırlatalım.
Keith Jarrett – My Song
(ECM)
Keith Jarrett’in tamamı kendine ait altı bestesini European Quartet olarak da bilinen Jan Garbarek, Jon Christensen ve Palle Danielsson eşliğinde kaydettiği My Song, Jarrett-Garbarek işbirliğinin en etkileyici örneklerinden biri. Baştan sona ağırbaşlı ve tutkulu bir atmosferle ilerleyen albüm, her dinleyişte tazeliğini korurken müzisyenlerin kendi aralarında kurduğu iletişime tanıklık ediyor olma hissiyatını da bir an olsun yitirmiyor.
Quincy Jones – Sounds… and Stuff Like That!!
(A&M)
Altın çağını yaşamak üzere olan disko müziği dünyayı kasıp kavurmaya başlamışken, Quincy Jones’un Sounds.. and Stuff Like That!!’i yayımlanır ve oyunun kuralları bir anlamda değişir. Modern caz, disko, pop, soul… Hepsi Quincy Jones’un ses paletinde kendine yer bulurken, albüm prodüksiyon anlamında da kimi yeniliklerin öncüsü olur. Onlarca konuk müzisyenin yer aldığı albümdeki Herbie Hancock şarkısı “Tell Me a Bedtime Story”nin yorumuysa, ferahlığıyla klasikler arasındaki yerini alır.
Evan Parker – Monoceros
(Incus Records)
Evan Parker’ın dört bölümden oluşan solo doğaçlama albümü Monoceros, virtüöz müzisyenin canlı performanslarındaki etkileyiciliği doğrudan albüm formatına taşıyabilmiş bir kayıt. Kimi zaman duyduğunuz seslerin bir saksafondan çıkıp çıkmadığını sorgulatmayı da başaran Parker, aynı zamanda akustik deneysel müziğin de başucu albümlerinden birine imza atmış oldu.
Andrew Cyrille – Metamusicians’ Stomp
(Black Saint)
Avangart caz müziğin ikonik davulcularından Andrew Cyrille’in 1978 yazında Ted Daniel, David S. Ware ve Nick DiGeronimo eşliğinde kaydettiği Metamusicians’ Stomp, anın bir parçası olmak üzerine kurulu. Zengin ritmik örgüleri ve her şarkıda farklı bir hissiyatı ön plana çıkarabilmesiyle, Metamusician’s Stomp, özellikle serbest cazseverlerin rahatlıkla içinde kaybolabileceği bir kayıt.
John McLaughlin – Electric Guitarist
(Columbia)
Farklı parçalarda Carlos Santana, Jack DeJohnette, Chick Corea ve Stanley Clarke gibi efsane isimlerin konuk olduğu John McLaughlin albümü Electric Guitarist, müzisyenin solo diskografisinin beşinci albümü. Harika groove’lar ve sarmal melodik yapılar üzerine gelen benzersiz sololarıyla, Electric Guitarist 1970’li yılların en önemli virtüözite albümlerinden biri.
Weather Report – Mr. Gone
(ARC / Columbia)
Alex Acuña’nın ayrılışının ardından hala davulcu arayışlarını sürdürmekte olan Weather Report, farklı davulcuların kendilerine eşlik ettiği dokuzuncu stüdyo albümü Mr. Gone’la müzik otoriteleri arasında tartışmalar yaratmayı başardı. Söz konusu albümü bir Weather Report albümünden ziyade Jaco Pastorius ve Joe Zawinul ikilisinin bir caz-funk-rock füzyonu olduğunu öne sürenlerin sayısı pek de az değil.
Max Roach & Anthony Braxton – Birth and Rebirth
(Black Saint)
Yirminci yüzyıl caz tarihinin özel figürlerinden Max Roach ve Anthony Braxton, davul ve nefesli çalgılarla birlikte bir stüdyoda baş başa kalınca neler olur? Milano’da kaydedilen Birth and Rebirth,iki yetenekli müzisyenin bir olay örgüsüne ve konsepte bağlı kalarak doğaçlamalarını ve birbirleri üzerinde nasıl etkiler bıraktığını belgeleyen bir albüm.
Pat Metheny Group – Pat Metheny Group
(ECM)
Pat Metheny Group’un ilk stüdyo albümü olma özelliği taşıyan söz konusu kayıt, dönemin sayılı prodüktörlerinden biri olan Manfred Eicher’in elinden çıkmış nefis bir füzyon. Folk melodilerle, rock, caz ve nice müzik türünden referanslar barındıran albümde, grupla özdeşleşen şarkılardan biri olan “Phase Dance” ve Jaco Pastorius’a bir saygı duruşu olan “Jaco” gibi şarkılar yer alıyor.