11.06.2019
Yazı: Leyla Aksu
Akbank Sanat’ın 13–27 Haziran tarihlerinde, bu yaz 4. kez ev sahipliği yapacağı Nordik Film Günleri, günümüz İskandinav sinemasının en seçkin örneklerini bir kez daha sinemaseverlerle buluşturacak. İstanbul İsveç Başkonsolosluğu ile Ankara Norveç ve Danimarka büyükelçiliklerinin de katkılarıyla bir araya gelen etkinliğin bu yılki seçkisi ise İsveç, Norveç ve Danimarka sinemasından gelen altı farklı örneği barındırıyor. Heyecan verici çıkış filmlerinden deneyimli yönetmenlerin incelikli yapıtlarına, yaz sıcağında soluk aldıracak bu programa biraz daha yakından göz atalım.
Seyircileri İsveç sinemasından üç farklı filmle buluşturacak olan Nordik Film Günleri, açılışını “Victoria” (2016– ) ve “Striking Out” (2017–2018) gibi dizilerden de tanıdığımız, İsveçli ve İngiliz senarist-yönetmen Lisa James Larsson’ın ilk uzun metrajı Ego (2013) ile yapacak. “Mr. Robot” (2015– ) sayesinde tanıştığımız Martin Wallström’u başrole taşıyan, romantik komedi ile dramı buluşturan bu bol müzikli yapım, yüzeysel, beyhude ve genç kahramanı olan müzisyen Sebastian’ın bir kaza sonucu hayatındaki değişiklik ve zorlukları, asistanı ile arasında gelişen ilişkiyi konu ediniyor.
Här har du ditt liv (1966), Il capitano (1991) ve Oscar’a aday olan The Emigrants (Göçmenler, 1971) gibi yapıtlarıyla modern İsveç sinemasının önde gelen yönetmenlerinden biri olan Jan Troell ise, 2012 tarihli son filmi Dom över död man (Ölü Adam Hakkında Yargı) ile programa dahil oluyor. 1960’lı yıllarda sinemaya atılan ve nefes kesen görselleriyle tanınan usta yönetmenin bu filminde, tarafsız ülke politikasının tersine, tek başına Hitler’i kritik edip halkı faşizme karşı uyaran, İsveç’in önde gelen gazetecilerinden Torgny Segerstedt’in eğilmeyen duruşunu ve bununla çelişen kaotik özel yaşamını izliyoruz.
İsveç sinemasının üçüncü bir örneğiyse yönetmen ve senarist Axel Petersén’dan geliyor. En son Måns Månsson ile beraber yönettiği Toppen av ingenting ile 2018’de Berlinale’ye katılan Petersén, uzun metraj çıkışını, bu yılki programa dahil olan Avalon (2011) ile yapmıştı. Prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan ve FIPRESCI Keşif Ödülü’nü kazanan bu karanlık film, sorumluluktan kaçan parti organizatörü Janne’i ve tatil mekânı Båstad’da düzenlediği sosyetik gece kulübüyle hayatını düzene oturtmaya çalışırken bir kaza sonucu içine çekildiği durumdan kurtulma çabasını çarpıcı performanslarla anlatıyor.
Norveç sineması örnekleri ise iki farklı dönemlerden iki deneyimli yönetmene ait. Prömiyerini Cannes’da yapan çıkış filmi Eggs (Yumurtalar, 1995), Kitchen Stories (Mutfak Hikâyeleri, 2003) ve Factotum (2005) ile tanıdığımız bol ödüllü yönetmen, senarist ve prodüktör Bent Hamer’in son filmi, 2014 tarihli 1001 Gram bunlardan ilki. Filmlerinde sıklıkla sıra dışı mesleklere yer veren yönetmen, bu sefer ölçü biliminde çalışan, kontrollü Marie’nin minimalist, melankolik ve komik hikâyesini ele alıyor ve bir kilogramın gerçek ağırlığı üzerine katıldığı seminer sırasında, kahramanımız kendi hayatının, üzüntüleri, kargaşası ve sevgisinin ağırlığıyla yüzleşiyor.
Norveç’ten gelen filmlerin ikincisi ise biraz daha geriye dönerek, oyuncu ve yönetmen Nils Gaup’un çıkış filmi olan 1987 yapımı Ofelas (Kılavuz) olacak. Sami dilinde çekilen ilk film olarak sinema tarihine geçen ve Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına aday olan Ofelas, bir 12. yüzyıl efsanesine dayanarak doğudan gelen Tsjud kabilesinin bir baskınında, ailesi öldürülen ve esir alındıktan sonra kaçan yerlileri yakalamak üzere kılavuzluk yapmaya zorlanan Aigin’in intikam ve cesaret dolu hikâyesini anlatıyor.
Nordik Sinema Günleri’nin kapanışı ise Danimarka sinemasının yakın dönem yapımlarından Darling (2017) ile gerçekleşecek. Belgeseli Ønskebørn (2009) ile Berlin Film Festivali’nden ödülle dönen yönetmen Birgitte Stærmose’nin bu ikinci uzun metrajı, eşiyle Danimarka Kraliyet Balesi’ne Giselle’i sahnelemek üzere geri dönen Darling adlı ünlü balerini konu ediyor. Vücudunun zarar görmesiyle dans edemeyecek hale gelen sanatçının yerini alacak balerini çalıştırmasıyla doğan çekişme ve sanatsal saplantılarla da film psikolojik bir gerilim tadında ilerliyor.