31.05.2019
Yazı: Cem Kayıran
Kolaj: Sadi Güran
Her dönem heyecan verici yeni müzikal harmanlar ve özgün yaklaşımlarla karşılaşabileceğiniz İzlanda müzik sahnesi, bugünlerde de kelimenin tam anlamıyla “fokurduyor”. Çok katmanlı şarkı formlarından minimal yaklaşımlara, 30 kişilik korolardan el yapımı robotik enstrümanlara, İzlanda’nın müzikal serüvenine uzanan keşiflerimizi, bir başka deyişle tavsiyelerimizi Nordik Film Günleri kapsamında derledik.
Indriði
İzlanda’nın DIY punk sahnesinin yeni nesil kahramanlarından biri olan Indriði, hardcore grubu Muck’la adımını attığı müzik dünyasında kendine farklı bir yol haritası çizdi. İncelikle dokunmuş bir şarkı yazımı benimseyen müzisyen, tahmin etmesi güç akışlara sahip şarkılarında ölüm, aile ve depresyon gibi konuları cesur bir dille işliyor. Indriði’nin Sun Kil Moon ve Smog gibi isimlere referanslar barındıran müzikal aleminden şimdiye dek iki albüm yayınlandı.
KÓRUS
30 kişilik bir koro ya da bir nevi süpergrup. Temelleri birkaç yıl önce atılan KÓRUS’un üyeleri, İzlanda müzik sahnesinde uzun yıllardır aktif olan isimler. Mengi isimli bir sanat galerisinde gerçekleşen haftalık buluşmalarda 30 KÓRUS üyesinin farklı şarkılarını hep bir ağızdan seslendiren koro, İzlanda denince akla ilk gelen gruplardan biri olan Múm’la da özel bir projeyi hayata geçirdi.
H.DÓR
Davulcu, besteci ve bir bilgisayar bilimcisi olan Halldór Eldjárn, aynı zamanda SYKUR grubuyla da tanınıyor. Solo projesinde canlı davullarla birlikte kendi ürettiği robotik enstrümanlara ve analog ekipmanlara yer veren müzisyen, Ólafur Arnalds’ın son albümü Re:member’ın kayıtlarında da yer aldı. H.DÓR’a canlı performanslarında Apparat Organ Quartet üyesi kardeşi ve synthesizer dehası Úlfur Eldjárn eşlik ediyor. İkilinin yarattığı sonik evren, Nordik melodiler ve poliritmik öğeler üzerine kurulu.
JFDR
Samaris grubunun büyüleyici vokallerinden sorumlu Jófríður Ákadóttir, ülkenin en önemli bestecilerinden biri olarak gösterilen Áki Ásgeirsson’un kızı. 2009 yılında ikiz kardeşiyle birlikte Pascal Pinon grubunu kurduğunda henüz 14 yaşında olan Jófríður Ákadóttir, son yıllarda solo projesi JFDR’la meşgul. Çok yönlü müzisyen Shahzad Ismaily ile birlikte prodüksiyonunu üstlendiği ilk solo albümü Brazil’i iki yıl önce yayınlayan JFDR, elektronik katmanlarla kurgulanmış şiirsel bir anlatı sunuyor.
Kári Egilsson
Yedi yaşında piyano çalmaya başlayan Kári Egilsson, İzlanda’nın klasik caz sahnesinin yeni “harika çocuğu”. Henüz 17 yaşında olan ve çalışmalarına Reykjavik College of Music’te devam eden Egilsson, müzik dünyasının en prestijli enstitülerinden Berklee’den de burs aldı. 2009’dan bu yana, müziğin geleceğiyle ilgilenen ASCAP Foundation bünyesinde genç ve çocuk müzisyenlere verilen Desmond Child Anthem Award, 2018 yılında Egilsson’ın oldu. An itibariyle caz ve rock füzyonu bir müzik icra eden genç müzisyenin gelecek yıllarda ismini sıklıkla duyacağız.
Reykjavíkurdætur
2013 yılında kurulan Reykjavíkurdætur, ülkenin hip hop sahnesinin en heyecan verici oluşumlarından biri. İzlanda’nın tamamı kadınlardan oluşan ilk hip hop grubu olan Reykjavíkurdætur, geride kalan yıllarda sahneye kimi zaman 17 kimi zaman 19 kişi çıktı. Şimdiyse ekip 10 kişilik “kemik kadro”yla sınırlı. İlk albümünü kitle fonlama projesiyle hayata geçiren grup, şarkılarında kadınların toplumdaki rollerinden politikaya, cinsiyet eşitsizliklerinden kalp kırıklarına birçok konuya değiniyor. Ekip şimdiye dek Eurosonic, Sónar ve Fusion gibi önemli festivallerin programlarında yer aldı.
Vök
Melankolik pop severlerin radarlarına çoktan girmiş olan Vök, ülkenin müzik sahnesine Of Mice and Men’i de katmış olan Músiktilraunir yarışmasını kazanarak ismini duyurmuştu. 80’lerden yoğun bir şekilde ilham alırken 2000’lerin R&B sahnesine de cesurca dalmayı başaran Vök, düşsel tınılarla birlikte güçlü mesajlar veriyor. 2017 itibariyle dört kişilik nihai kadrosuna ulaşan Vök’ün hayalperest ve groovy aleminde harika bas yürüyüşleri ve naif vokal melodileri sizi bekliyor.