12.11.2018
Yazı: Leyla Aksu
Yemek yemeyi reddedenlerden insanlara dokunmaktan sakınanlara ve odaklanmak için meditasyon yapanlara, müzisyenlerin sahne arkası hazırlıkları ve konser öncesi alışkınlıkları müzikseverler olarak duyduğumuz en ilginç hikayeleri doğurabiliyor. Batıl inanç veya sahne korkusu, sebebi her ne olursa olsun, müzisyenlerin geliştirdiği bu sakinleştirici rutinler bazen saatlerce uzayıp gidebiliyor. Biz de cazın en büyük isimlerinden birkaçının konser öncesi hazırlıklarına, sıra dışı alışkanlıklarına keyifli bir göz atmak için sahne perdesini aralıyoruz.
-Cazın en büyük figürlerinden Louis Armstrong’ın hem konser öncesi hem de sonrası alışkanlıkları kariyeri boyunca oldukça detaylı bir hale büründü. Her konser mekanına etkinliğin başlangıcından en az iki saat önce duşunu almış, giyinmiş halde varmayı kural edinen Armstrong, akşam yemeği yemeden soyunma odasına kapanarak başarılarına yol açan tedavilerini sırasıyla uygulamaya koyuluyordu: Nefesini açmak için gliserin ve bal, ara sıra yaşadığı karın ağrıları için Maalox, yüzü için etil nitrit, bağırsakları için müshil ilacı ve sıkça yaşadığı dudak sorunlarını hafifletmek, dudaklarını kuvvetli tutmak içinse Alman bir trombon sanatçısının özel hazırladığı merhem.
-Cazın yanı sıra popüler müzik ile beyazperdenin de efsanevi isimlerinden olan Peggy Lee de sahneye ayak basmadan önce tamamlaması gereken özel bir rutin edinen sanatçılar arasında yer alıyor. Her şeyden önce makyajını, saçını yapıp, elbiselerine bürünerek “Peggy Lee”ye dönüşmek üzere otel odasına çekilen şarkıcı, ardından sahne arkasının yolunu tutuyordu. Bundan sonra şans için sahneye beraber çıkacağı tüm müzisyenlerle kucaklaşan Lee, ardından bir yudum konyak, hemen akabinde de serin bir bardak su içerek rahatlamaya başlıyordu. Lee, grubu sahneye kurulmaya başlarken de perdenin arkasında içinden, sessiz bir dua ediyor, ardından da sırasıyla bir çığlık atıyor, ayağını bir kere yere vuruyor, sonrasında da hazır bir şekilde kendini sahneye atıyordu.
-Caz tarihinin en vazgeçilmez isimlerinden Miles Davis de sahne almadan önce yaptığı hazırlıkların listesi oldukça uzun olan sanatçılardan bir tanesi. Çocukluğundan beri boks hayranı olan ve sporun disiplinine ilgi duyan Davis, Sugar Ray Robinson ile Joe Louis gibi sevdiği dövüşçülerin alışkanlıklarından bazılarını kendine adet edindi. Performansları öncesinde yemekten ve ilişkiden kaçınarak kendini aç ve tatminsiz bırakan efsanevi trompetçi, sahne almadan önce el sıkışmayı da reddediyordu. Davis ellerinde başka kimsenin yağını istemiyor, zorunda kalırsa da insanlara yalnızca sol elini uzatıyordu. Bunun yanı sıra konser sırasında boksörler gibi yere sıkıca bastığını hissedebilmek için bir numara küçük ayakkabı giyen Davis, bağlarını da dayanabildiği kadar sıkı bağlıyordu.
-- Yıllardır vokalleriyle dinleyenleri ve özellikle seyircilerini hayran bırakan Bobby McFerrin ise tam tersine, sahnede yakaladığı neşe dolu, sakin enerjiyi konser öncesi alışkanlıklarına da taşıyor. Turnedeyken oldukça sessiz ve içine kapanık duran sanatçı, konserleri özel bir olaydan çok gününün doğal bir parçası olarak görmeyi tercih ediyor. Dolayısıyla da McFerrin sıradan bir gün gibi sabahtan kalkıyor, konser öncesinde sahne provasını tamamlıyor, ardından ise çıkıp ses mühendisiyle akşam yemeğine gidiyor. Bu sakin, doğal rutini de sonrasında sahneye çıktığında seyircileriyle yalnızca kendi olarak, doğrudan etkileşim kurmasına yardımcı oluyor.
-- Genç yaşta cazın en çok konuşulan isimleri arasında kendini bulan Wynton Marsalis de konserleri öncesinde kendini oldukça rahatlatacak bir adet geliştirdi. Bol ödüllü trompetçi ve besteci her konseri öncesinde ütü masasıyla buluşarak rahatlıyor. Konser gecelerini bir çeşit tören olarak gören Marsalis için kıyafetlerini hazırlayıp ütülemek bu merasimin ciddi bir parçası. Yalnızca gömleğini değil, tüm takımını her performans öncesinde otel odasında ütüleyerek hazırlanan sanatçı, seyircilerin konserlerine gelmek için özel vakit ayırdığını ve bu şekilde üstüne başına özen gösterirse, konser iyi gitmese bile seyircilerin, “en azından temizdi” diyebileceklerini söylüyor.