16.04.2018
Yazı: Haluk Damar
Caz müziği, her ne kadar Amerikan kültüründe siyah ırkın temsiliyetinde yaratılmış ve bu temsiliyetin yaşam biçimine dayandırılmış olsa da, dünyanın geriye kalan kültürlerinin tamamında yankı bulmuş nadir müzik janralarından birisidir. Özellikle savaş sonrası Avrupa’sının kendisini ifade etmesinde kültürel bir temele oturttuğu caz, dünyanın Doğu tarafında da yaratıcı bir anlamda ele alındı ve alınmaya da devam ediyor. Elbette Doğu uzak olduğu bu müzik akımına yaklaşırken güvendiği felsefelerden ve aşina olduğu müzikal kimlikten ödün vermedi. Dahası, cazın özüne bu kadar uzak olan bir deneyimi kültürel olarak harika bir biçimde enjekte edip akımı daha da ileriye taşıdı. Elbette bu günümüz için artık çok aşılmış ve alışılmış bir önerme. Fakat 80'li yıllar için oldukça ileri görüşlü bir düşünce ve konsept idi. Kendi kültürlerinde caz müziğini arayan bazı müzisyenleri efsaneleştiren bu arayış, caz müziğine de sonsuz bir ufuk armağan etti.
Plak üretiminin son yıllarda hız kazanması ile tekrar piyasaya çıkan ve bulunabilirlik kazanan, ama daha da önemlisi dünyanın Doğu tarafında üretilen caz müziğine referans olan beş plağı hatırlamak, bu müzikal başyapıtların bize sağladığı kültürel ilerleme ve gelişim karşısında sadece ufak bir iltifattır.
OKAY TEMİZ - ZİKİR
Dünyanın Doğu tarafının en önemli üç caz başyapıtından birisi olarak kabul edilen Zikir, 1979 yılında İstanbul’da kaydedilmiştir. Caz müzik janrına (türüne) "ney" enstrümanını tanıtan ilk albümdür. Özellikle İskandinav ülkelerinde müzik teorisi alanında akademik bir başvuru kaynağı kabul edilmektedir.
Okay Temiz'in, Don Cherry, Dexter Gordon, Clark Terry gibi caz efsaneleri ile birlikte global sahne tecrübesi elde ettikten sonra uzun zamandır aklında olan Doğu felsefesi ve yaşam biçiminin caz müziğine yansımasının kayıtlarını yapma projesinin peşine düşmesi ise hayat kazanan Zikir albümü yeni olana doğru hem armonik hem de deneysel bir yolculuktur.
Zikir albümünün, caza getirdiği yenilikçi perspektif tüm dünyada yankı bulmuş ve Okay Temiz, tüm zamanların en önemli müzisyeni Miles Davis'in, en önemli periyodunun davulcusu Keith Jarrett tarafından, Paris, Amerikan Kültür Merkezi’nde vereceği konser öncesinde albümü canlı çalması için davet edilmiştir.
TÜLAY GERMAN VE FRANÇOIS RABBATH - TOULAI ET FRANÇOIS RABBATH
Türkiye’de ilk caz denemelerini gerçekleştirmiş müzisyen olan Tülay German'ın dehası daha 60'lı yılların başlarında belli oluyordu. Fakat bu müzikal dehanın en harika meyvelerinden bir tanesi 1980 yılında Fransız müzisyen François Rabbath ile beraber kaydettikleri kendi isimlerini taşıyan harika bir caz albümü ile ortaya çıkmıştır.
Efsanevi müzisyen ve derleme ustası Ruhi Su'nun izinden giden Tülay German, batı temelli caz müziğinin sadece yansımalarını ele almakla yetinmeyerek bu janrda daha önce var olmayan bir doku arayışına girmiş ve müzik tarihine hem enstrümantal hem de vokal olarak harika bir bütünlük elde eden çok önemli bir albüm armağan etmiştir.
Özellikle Avrupa genelinde muazzam sahne performansları ile de hatırlanan bu melez caz başyapıtı, etki ettiği geniş alan ele alındığında sadece düşünce biçimi olarak dahi caz tarihinde çok farklı ve önemli bir yere sahiptir.
SAİF ABU BAKR AND THE SCORPIONS - JAZZ
Sudanlı bir caz müzisyeni olan Saif Abu Bakr'in 80'li yılların başında Kuveyt merkezli bir plak şirketi olan Bou Zaid Phone tarafından yayımlanan deneysel caz harikası albümü, farklı müzikal türlerinin uçlarında gezinmesine rağmen ortaya koymayı başardığı yaratıcı bütünlük ile Doğu menşeli caz yapıtlarının en önemlilerinden bir tanesi. Kimi zaman funk kıyılarında dolaşmaktan hiç çekinmeyen albüm, hem Bakr'ın hem de kendisine eşlik eden grubu Scorpions'un kendilerine müzikal bir janrın yön vermesini reddederek, caz müziğinin temelindeki yenilikçi emprovizasyon düşüncesinin doruklarında gezinmeyi başardıklarının kanıtı.
Albüm, melodinin peşinde koşmanın getirdiği özgür düşünce yapısının etkisi altında, daha önce çok da yan yana getirilmesi öngörülmemiş müzikal teorileri çok geniş bir caz şablonunda ortaya koyuyor. Albüm ayrıca, Afrika genelinde üretilen caz müziğine de farklı bir bakış atmasıyla da oldukça önemli. Bunların yanında, Highlife ve Afrobeat gibi teorik prensipleri tam tersinden ele alarak, yaratıcı olurken ilerici de olabilmeyi nadir başaran albümlerden biri oluyor.
SALAH RAGAB AND THE CAIRO JAZZ BAND - EGYPTIAN JAZZ
Mısır ve etrafında icra edilen caz müziğinin en önemli karakteri olan Salah Ragab'ın 1973 yılında kaydettiği Egyptian Jazz albümü belki de dünyanın Doğu tarafının big band caz icrasına en çok yaklaştığı albümdür. Akla gelen albümlerin teorik bütünlüğüne bakıldığında Ragab'ın başyapıtı cazı senfonik bir orkestrasyona oturtmaya çalışır. Bu sofistike düşüncenin hayata geçirilmesi bile başlı başına bir başarı iken, bunun yanında Ragab aşina olduğu müzikal kimliğe sıkı sıkıya tutunmaya karar vermesi ile bir caz başyapıtı ortaya koyar.
Ragab ve yirmi kişilik orkestrası Cairo Jazz Band'ın cazı yaşadıkları gündelik hayatın bir fon müziği olarak düşünmeleri ve bu teoriye göre tasarladıkları Egyptian Jazz albümü aynı zamanda beş saksafon, dört trompet ve dört trombonun başarması çok zor olan dahice birleşimiyle de etkileyici bir yapıttır. Aynı zamanda 80'li yılların başında Sun Ra ile de birlikte çalmış olan Ragab, caz müziğine önemli katkılarda bulunan Doğu menşeli müzisyenlerin başında gelir.
MOR THIAM - DINI SAFARRAR
Senegalli caz müzisyeni Mor Thiam'ın yaratıcılığının sınırsızlığını ifade etmek için müzikal gücünün, davulları kullanarak hikaye anlatmaları ile ünlü, Senegalli Dogon kabilesinin bir üyesi olduğunu hatırlatmanın yeterli olacağı kanısındayım. Davul tekniğini, çocuk yaşlardan duyguları ifade etmek amaçlı, geliştiren Thiam için elbette duygu yoğunluğu en yüksek müzikal janr olan caz, kaçınılmaz bir sondu. 1973 yılında kaydettiği Ateşin Davulları isimli albümü dünyanın Doğu tarafında var olan yaşam ritminin hem müzikal hem de felsefi olarak caz müziğine en önemli armağanlarındandır.
60'lı yılların sonlarında Amerika'nın Missouri eyaletine yerleşen Mor Thiam, St Louis de yerel olarak meşhur bir grup caz müzisyeni ile kaydettiği albüm olan Dini Safarrar, temsiliyet olarak dünyanın Doğu tarafına ait olsa da teorik olarak klasik cazın ruhani ifadesinin en özel ve önemli örneklerinden birisidir. Art Ensemble Of Chicago'nun kurucusu, efsanevi trompet virtüözü Lester Bowie'nin Mor Thiam'ın müzikal dünyasına hayran kalması sonrası albümde kendisine yer bulması, Ateşin Davulları'nın ne kadar nadir bir mücevher olduğunun kanıtı.