01.10.2018
28. Akbank Caz Festivali kapsamında gerçekleşecek Kampüste Caz konserleriyle üniversiteli dinleyicilerinin karşısına çıkacak olan Evrencan Gündüz’le festival öncesinde müziğinin yaratım sürecinden kendisine ilham olmuş albümlere uzanan bir sohbete koyulduk.
Röp: Cem Kayıran
“Dünyanın öbür ucunda olan bir insan bile sözlerimizi anlamasa da hissettiklerimizi hissedecektir. Sevgi ortak dildir.”
Kampüste Caz konserleri ile ilgili seni en çok heyecanlandıran unsurlar neler? Daha önceki yıllarda bu konserleri takip edebilme şansın olmuş muydu?
Beni en çok heyecanlandıran şey, bu ülkenin gençleri ile buluşup müziğimi paylaşmak. Her zaman olduğu gibi işimi severek yapacak ortamı sağladığı için Akbank Caz’a teşekkür ediyorum. Üniversitelerde bizi tanıyan, müziğimizi bilen ve bilmeyen bir sürü insan var. Hepsinin bir arada, birbirimizi en baştan tanıyarak geliştirdiğimiz bir hikaye yaratmak gibi benim için konser vermek ve bunu onlarla paylaşmak çok güzel olacak.
Jehan Barbur. Geçen sene Jehan da çok güzel gezdi üniversiteleri, çok güzel konserler verdi. Ben her zaman çok sevinmiştim Jehan adına. Bu sene de bana nasip oldu. Çok heyecanlıyım.
Farklı format ve kurulumlarda canlı performanslara imza atıyorsun. Kampüste Caz konserlerinde nasıl bir kurulumla sahnede olacaksın? Bizi bu konserlerde neler bekliyor?
Kampüste Caz’da benim her zaman çaldığım grubum Uzaylılar ile birlikte dünyalılara sevgi ve barış getireceğiz. Uzaylılar’la beraber kendi bestelerimizin yanında blues esintileri olan çeşitli funk ve rock’n roll parçalarla Akbank Caz etkinliğine layık olmaya çalışacağız.
Kendi web sitende hayalinin dünyanın en iyi caz ve blues müzisyenlerinden biri olmak olduğu yazıyor. Henüz yirmili yaşlarının başlarında birçok önemli sahnede kendini göstermiş bir müzisyen olarak, on yıl sonra kendini nerede görüyorsun?
On yıl sonra kendimi, lokal artist olarak kalmayıp, dünyanın çoğu yerinde beni sevenlerin olduğu bir kitleye sahip olup, her yerde özgün müziğimi sunarak sayısını düşünmeden insanlarla müziğimi buluşturmak ve dünya barışı ve sevgisini yaymak, sevdiğim işi keyifle yapıyor olarak görüyorum. Aynı zamanda ülkemden kopmadan, ülkemdeki gençlere destek oluyor görüyorum kendimi.
Geçtiğimiz ay Mevsim Çiçekleri isimli bir EP yayınladın. Önceki yıl yayınladığın EP ile kıyasladığında, hazırlık ve kayıt süreçlerinde ne gibi farklılıklar vardı?
Her iki albümün aranjesi ve bestesi bana ait. Çok mutluyum ki ilk albümümü başarı ile tamamladım. Tabi ki bu heyecan verici ve yeniliklerle dolu bir tecrübeydi. İlk albümün tecrübelerini esas alarak, yaptığım hataların farkına vararak ikinci albümde daha hazırlıklı ve hazırlık sürecimi daha iyi planlı yaptım. Ama aynı zamanda müzikalitemi geliştirmek istediğimi bildiğim için, grubumda olmayan çeşitli müzisyenleri ekleyip, hayalimde kurduktan sonra o müzisyenleri de davet ederek müziğimi renklendirmeye çalıştım. Ve bu albümde sözlerin edebi yönünü daha gelişmiş buluyorum. Giderek albümlerim ve şarkılarım beni daha çok mutlu eder hale geliyor.
İlk albüm alternatif müzik olarak adlandırılabilir. Tabi ki insanların alternatif müziğe alışmasının zaman alacağını düşündüğüm için melodilerini daha basit, daha tekrar eden ve insanların içine girebileceği şekilde tasarladım. İkinci albümde açıkçası böyle bir kaygım yoktu. Sevgili dinleyicilerimin ve sevgili sevenlerimin bu müziğe hazır olduklarını düşündüğüm için ikinci albümde böyle kaygılar taşımadan, müziğe ve sözlere daha çok yoğunlaştım ve tepkiler çok iyi oldu.
Ufukta bir albüm görünüyor mu? Yakın geleceğe dair planların neler?
Ufukta birden çok daha fazla albüm görünüyor açıkçası. Ne zaman geleceği hakkında fikirlerim yok. Ama ben sadece üretmeye devam edeceğim. Yeri ve zamanı geldiğinde, paylaşmaya ve sürekli üretmeye hazır olduğumu hissediyorum. Çünkü parçalarım çok. Sadece tek yapmam gereken bunları akıtıp doğru zamanda ve doğru yerde paylaşmak. Aynı zamanda tabi ki dinleyicilerimizi çok bekletmeden çeşitli single’lar da çıkarmayı planlıyoruz.
Turnelerdeki yolculuklarında mutlaka dinlediğin ve dinlemekten sıkılmadığın albümler hangileri?
D'Angelo’nun Stockholm'deki canlı albümünü grupça hatim etmiş durumdayız. Hepimiz groove’un ve grubun birlikteliğinin ne demek olduğunu D’Angelo’dan öğrenmiş olabiliriz. Özellikle Pino harika bir basçı. D’Angelo’da gruba harika önderlik ediyor ve PJ Morton‘nun da aynı şekilde canlı kayıt edilmiş Gumbo albümünü de keyifle dinliyorum. Yani özetle organik ne varsa ben ordayım.
Sıklıkla farklı türlerden müzisyenlerle iş birlikleri ve düetlere imza atıyorsun. Caz tarihinden bir isimle şarkı yazabilecek olsaydın bu kim olurdu?
Nat King Cole ile beste yapmak fena olmazdı. Hatta Zeki Müren de dahil olsa çok iyi olurdu. Bence tarzları çok benziyor. İki ayrı kıtada aynı hislere ve aynı ruhlara sahip olan iki insan olduklarını düşünüyorum. Naiflikleri ve kalplerindeki zariflik bence müziklerini bir araya getirebilirdi. Düşünsenize... Çok çılgın olurdu.
Seni hiç dinlememiş birine kendi müziğini tanımlayacak olsaydın hangi sıfatları kullanırdın?
Eğer bir sıfat kullanmak gerekseydi “Evrensel” müzik derdim. Aslında ismim olduğu için değil ama kendi ismimim bile müziğin içinde olması açıkçası beni çok mutlu ediyor. Yani dünyanın öbür ucunda olan bir insan bile sözlerimizi anlamasa da hissettiklerimizi hissedecektir. Sevgi ortak dildir. Ve bu şekilde dünyadaki ve evrendeki bütün canlılara iyi hissettirebileceğimizi düşünüyorum. O yüzden müziğimin tanımı “Evrensel” müzik.
Akbank Caz Festivali ile ilgili düşüncelerini ve geçmiş deneyimlerini alabilir miyiz? Katıldığın ve unutamadığın bir konser var mı?
Akbank Caz’da bir kez çıktım ve Kadıköylüler beni yalnız bırakmayıp Moda Sahne salonunu doldurmuştu. Yukardaki giriş merdivenlerine kadar insan doluydu. Çok şaşırmıştım. Hatta ilk parçayı Al Green’den çalmıştık ve açıkçası solo atamamıştım heyecandan. Ve çok heyecanlı olduğum için biraz destek istemiştim. İnsanlar da bunu komik bulmuştu ama bu kadar insanın beni sessiz dinlemesi müzisyeni pozitif anlamda geren bir şey. Bunu bana yaşattıkları için teşekkür ediyorum :) Çıktığım en keyifli sahnelerden biriydi. Uzaylı grubunun "Uzaylılar" olarak ismini aldığı Bebek Şenliği’dir ve 19 Mayıs belki de bunu yapacak en güzel gündü.
Seni en çok etkileyen beş caz ve/veya blues albümü neler?
Amy Winehouse - Frank albümü
PJ Morton - Gumbo albümü
Jimi Hendrix - Band of Gypsys canlı konser albümü
Nat King Cole – The Greatest Hits albümü
Marvin Gaye - What’s Going On albümü