01.03.2018
Yazı: Haluk Damar
Illüstrasyon: Saydan Akşit
“James Dean, Frank Sinatra ve Bix Beiderbecke'nin bir araya gelmiş hali idi.”
Dave Gelly
1952 yılında Charlie Parker'ın birlikte çalma teklifi yaptığı an Chet Baker'ın kariyerinin zirve yaptığı andı. Çoğu caz dinleyicisi Chet Baker'ı kayıtlarından tanıma fırsat bulmuş olsa da, Baker'ın 1950 - 1955 yılları arasındaki canlı performansları bugün dahi caz tarihinin en çok övgü alan performanslarındandır.
1950 yılında Amerikan ordusuna dahil olan ve San Francisco şehrinde faaliyet gösteren "Sixth Army Band" isimli ordu bandosuna katılan Baker'ın caz janrına olan yolculuğu bu yıllarda tecrübe ettiği San Francisco şehrinin büyülü caz klüpleri ile başlar. Bir önceki ordu macerasında görev yeri Almanya'nın Berlin şehri olan Baker, bu sefer cazın en özel kentlerinden birisinin kucağına düşmüştür. Hele ki "Bebop" caz popüler olmaya başlamışken. Cazın Baker'ı, Baker'ın da cazı sevdiği aşikardır. Bu sebeple bir yıl sonra görevli olduğu ordu bandosundan bir caz müzisyeni olma hevesi ile ayrılır.
1951 yılında tenor saksafonun önemli isimlerinden Stan Getz ile çalmaya başlayan Baker, Getz'i gölgede bırakmaya başlar. Bu durum bir başka caz efsanesi Gerry Mulligan'ın dikkatini çeker. 50'li yılların başlarında müthiş bir üne sahip olan Gerry Mulligan Quaret'e dahil olan Baker, anında kendisini caz dünyasının merak edilen isimleri arasına sokar. Mulligan'ın bariton saksafonu ile Baker'ın trompeti arasındaki uyum ve mücadele muhteşemdir. Charlie Parker ve Dizzy Gillespie gibi aynı melodiyi çalmaktan kaçınan Mulligan ve Baker ikilisi, tamamen telepatik bir ilişki içerisindedir. Bu iki efsanevi caz müzisyeni de birbirlerinin neye gideceklerini önceden kestirebiliyordur. Bu da Mulligan ve Baker ikilisinin ahengini benzersiz kılan en önemli özelliktir.
Gerry Mulligan'ın uyuşturucu ile ilişkisi olduğu iddası ile tutkulanması sonucunda dağılan Gerry Mulligan Qartet sonrasında Chet Baker kendi grubunu oluşturmanın peşine düşer. Piyanoda Russ Freeman, basta Carson Smith, davulda Bill Evans Trio dan daha aşina olduğumuz Larry Bunker ile Chet Baker Quartet 1953 yılı başlarında stüdyoya girer. Chet Baker Quartet anında büyük bir üne kavuşur. Bu ünlerini ise canlı performanslarında sergiledikleri uyuma borçludurlar. Chet Baker kendi grubu ile çok daha ön plana çıkmaktadır. Kendisine eşilik eden müzisyenler ise Baker'ın sololarını destekler bir müzikaliteye evrilmektedirler. Bu uyumun sonucunda Chet Baker, inanılması güç de olsa Miles Davis'i geride bırakarak 1953 yılının en başarılı trompetçisi ünvanını kazanır.
Baker'ın bu popülaritesi elbette Hollywood'un da ilgisini çeker. 1955 yılı itibari ile Chet Baker sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir aktördür. Ama Baker herşeyden önce bir müzisyendir. Hollywood'un kendisine teklif ettiği uzun soluklu kontratı reddederek tekrar sahnelere döner. 1955 - 1957 yılları arasında sergilediği performanslar ile Batı Yakası Cazının poster çocuğu durumuna gelir.
Baker 1957 yılı itibari ile eroin kullanmaya başlar. Ama 50'li yılların başından beri Chet Baker'ın yanıda olan müzisyen dostu Russ Freeman'a göre Baker, 1951 yılından beri uyuşturucu kullanmaktadır. Kendi kullandığı müzik aletlerini uyuşturucu ile takas etmeye başlar. 1960 yılında İtalyada uyuşturucu ile yakalanması sonucu bir yıl hapis yatar. İngiltere ve Batı Almanyadan uyuşturucu ile ilişkisi sebebi ile sınır dışı edilir. 1966 yılında bir kavga sırasında dudaklarına aldığı yaralar sonrasında trompetini çalamaz duruma gelince müziği bırakıp bir benzin istasyonunda çalışmaya başlar.
1970'li yılların başında müziğe geri döner. Baker, artık Avrupada yaşıyor, sadece özel performanslar için senede bir defa Amerikaya seyahat ediyordur. 1970 - 1985 arasındaki bu periyot caz eleştirmenlerince Baker'ın olgunluk dönemi olarak kabul edilir. Baker tam olarak bir stüdyo müzisyeni durumuna gelmiştir. Avrupanın ufak plak şirketlerinden sürekli olarak albümler yayımlamaktadır. Fakat ne yazık ki bu albümlerin hemen hemen hiçbiri geniş bir dinleyici kitlesi ile buluşmaz. Bu yıllar içerisinde Phil Markowitz, Philip Catherine ve Stan Getz ile birlikte sahne almaya devam eder. 1988 yılında Amsterdamda bir otel odasının balkonundan düşerek hayatını kaybeder.
Chet Baker, Batı Yakası cazının poster çocuğu olmasının yanında cazın en efsanevi trompetçileri arasındadır. Caz tarihinin en önemli sahne müzisyenlerinin başında gelmektedir. Miles Davis ile birlikte trompete ruh verebilen yegane kişidir. Aynı zamanda hem bir vokalist hem de bir aktördür. Kariyeri boyunca Miles Davis'in popülaritesini geçebilen tek trompet icracısıdır. Caz tarihine "Chet", "Playboys" ve "Chet Baker Sings" gibi üç caz standardı armağan etmiştir. Ama Chet Baker'ın kariyeri her zaman şöyle hatırlanmış ve hatırlanacaktır.