06.12.2017
Yazı: Haluk Damar
"Hayatım boyunca müzikle ilgilendim. Ama bu hakkında çok az bilgisi sahibi olduğum bir olgu." - Richie Beirach
Beirach'ın hakkında çok az bilgi sahibi olduğu teori Monteverdi'nin caza olan yakınlığı idi. Monteverdi, ürettiği müziğin etkisinin günümüzde dahi sürdüğü ama bir o kadar da gölgede kalmış bir müzik dehası. 2017 yılında doğumunun üzerinden 450 yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün bile geriye dönüp bakıldığında opera ve klasik müziğin etkisinde kalmış olan bütün müzik türlerinde gerek teknik, gerek ise teorik olarak bir temel görevi görmeye devam ediyor.
Vokal müziğin barok etkisinden kurtulduğu yılları tek başına şekillendiren Monteverdi için operayı icat eden müzisyen önermesini yapmak elbette yerinde olmaz. Ama kendisinin sahip olduğu potansiyelin bu boyutlarda olduğu su götürmez bir gerçektir. Nitekim operayı bir sanat mertebesine oturtanların başında geliyor olması bu önermemi haklı çıkarıyor. Bu sebeptendir ki, "kötülük" Monteverdi'nin 450 inci doğum yılının şerefine sahneye unutulmaz bir dönüş yapıyor. Sir John Elliot Gardiner yönetiminde gerçekleşen dev bir dünya turnesi ile Monteverdi ve temsil ettiği bütün değerler tekrar gün yüzüne çıkıyor. Hız, tansiyon, duygusallık ve bütün bu insanı güdüleri kucaklamayı başaran bir müzik. Janra göz etmeksizin düşündüğünüzde bile, bunu başarabilmiş kaç müzisyen aklınıza geliyor?
Elbette, Monteverdi'nin yaratımlarını birer referans noktası olarak kabul etmek gerekir. Zaten Monteverdi'nin bahsettiğim zamansızlığı ve hala geçerli olması da bu yüzden. Bu düşünce üzerinden Monteverdi'nin caz janrına yaptığı etkileri de keşfe çıkmak mümkün. Öncelikle en bariz olanından başlayalım. Igor Stravinsky'nin üzerinde çok baskın bir Monteverdi etkisi vardı. Monteverdi'nin özellikle teorik çalışmaları Stravinsky'e fazlası ile ilham vermiştir. Stravinsky'nin Rusya yıllarının sonlarında caz ile ilgilenmeye başladığı düşünüldüğünde akla hemen "Ebony Concerto" parçası gelir. Caz janrına bir aşk mektubu olarak görülebilecek bu konçertonun duygusal heyecanının kaynağı ise Monteverdi'nin yaratımları ile çok yakın benzerlikler göstermektedir. Peki Shostakovich "Suite For Jazz Orkestra No 2" parçasının temel felsefesini oluşturan sürekli ve değişken duygusal devinimleri ifade etmek için kimin müzikal eserlerini temel aldı?
Monteverdi sessizlik ile yoğunluk arasındaki diyaloğu mükemmel anlamış ve anlatmış bir dehadır. Cazın önde gelen müzikal dehalarının özellikle Monteverdi'nin bu alandaki çalışmalarından oldukça beslendiği düşüncesindeyim. Ne de olsa Monteverdi yaşadığı zamanların caz müziğini icra ediyordu. Sadece daha kısıtlı imkanlara sahipti. İşte yazının başında kendisinden alıntı yaptığım Richie Beirach'ın hakkında çok az bilgi sahibi olgu tam da budur.
Claudio Monteverdi'nin müzikal yaratımları, var olan insan duygularının etrafını çevreleyen yeganeye varlık olarak düşünülürse bu dâhinin sadece yaratım ile uğraştığı ve yeniden yapılandırmaya asla zaman harcamadığı kolaylıkla görülebilir. Bu düşünce biçimi cazın efsanelerinin yaratım felsefeleri ile birebir örtüşmüyor mu? Bas ve melodi yapısı ile tansiyon veya rahatlama yaratmak Oscar Peterson'ı bir caz efsanesi yapan tekniğin bir öncüsü olarak düşünülemez mi? Monteverdi, aynı cazın varlığına ruh katan temel felsefesi gibi kendisini duyguları müzikal bir ifade biçimine dönüştürmeye adamış bir müzik adamıdır. Nede olsa caz janrı bir operadan farksızdır. Caz operasının kahramanları ise bu operanın bir trajedi olduğunun farkındadır.