19.02.2018
Yazı: Haluk Damar
İllüstrasyon: Saydan Akşit
"Bir gün babam eve geldi ve bana bir plak çalmak istediğini söyledi. Çok sevinmiştim ve hemen plakçalara kulak verdim. Koyduğu plak Art Tatum'un "Tiger Rag" parçası idi. Bu parçayı dinledikten sonra iki ay piyanoya hiç dokunmadım. Her gece ağlıyordum. Geceleri yatağa gittiğimde, birisinin piyanoyu bu kadar harika çalabiliyor olmasının düşüncesi ile kabuslar görüyordum. Çünkü teknik var edilebilir bir özelliktir. Ama Tatum'un sahip olduğu armonik düşünce biçimi ve ritmik düşünce yapısı benzersizdir." - Oscar Peterson
Kimilerine göre caz tarihinin gördüğü en iyi piyanist, kimilerine göre cazın gelişimine en çok katkıda bulunmuş müzisyen. Hiç şüphesiz ki bir mucit ve caz janrının gördüğü ilk fütürist. Artur Tatum, hızlı refleksleri, sınırsız hayal gücü, piyanoyu iki kişi çalıyormuş izlemini uyandıran tekniği ama belki de en önemlisi benzersiz ritmik çeşitliliği ile kendisinden gelen birçok efsaneye yol göstermiş bir öncü.
Her ne kadar kendi idolünü Fats Waller olarak açıklamış olsa da, yakın arkadaşları saksafon icracısı Eddie Barefield ve piyanist Teddy Wilson'a göre Tatum'a ilhan veren piyanist Earl Hines’dır. Kendi zamanının piyanistlerinin çok ilerisinde olan Tatum'un tarzı zaten Fats Waller'e göre çok daha modern bir piyanist olan Earl Hines’a daha yakındır. Zaten Tatum'un tam olarak zirveye çıktığı an 1933 yılında, New York'un Morgan's caz kulübünde Waller, James P. Johnson ve Willie Smith ile girdiği caz düellosudur. Bu düelloda Tatum, kendi yazdığı "Tea For Two" ve "Tiger Rag" uyarlamalarını çalar. Bu düello sona erdiğinde Artur Tatum, kendi zamanının en önemli caz piyanisti konumundadır.
"Belki bu Art Tatum'u biraz açıklayabilir. Bir odaya sadece bir piyano yerleştirin ve dünyanın en sofistike caz piyanistlerini Art Tatum'un huzurunda çalmalarına izin verin. Sonra bırakın Art çalsın. Sonrasında davet ettiğiniz bütün sofistike caz piyanistleri amatör izlenimi vereceklerdir." - Teddy Wilson
Rivayet odur ki, dönemin ileri gelen klasik müzik piyanistleri Tatum'un dehasına hayrandırlar. Vladimir Horowitz, Artur Rubinstein, Sergei Rachmaninoff, Leopold Godowsky ve George Gershwin farklı zaman dilimlerinde Tatum'u canlı dinleme fırsatı bulmuş ve çok etkilenmişlerdir. Bu isimlerden Vladimir Horowitz'in Tatum'a büyük bir hayranlığı bulunmaktadır. Horowitz belirli bir dereceye kadar Art Tatum dan etkilenmiştir. Bunun sonucunda orijinali Art Tatum'a ait olan "Tea For Two" parçasını kendi tekniğine göre aranje etmeye karar verir. Horowitz aylarca bu parça üzerinde çalıştıktan sonra çok komplike bir tekniğin hakim olduğu bir aranjman ile çıkagelir. Tatum'a "Tea For Two" için yaptığı aranjmanı çalar. Tatum'un yanıtı Horowitz'i memnun eder. Tatum, Horowitz'in yaptığı aranjmanın inanılmaz derecede zor ve harika olduğunu düşünmektedir. Sonrasında Tatum aynı parçayı bu sefer Horowitz'e çalmayı teklif eder. Horowitz memnuniyetle kabul eder. Tatum ise aynı parçayı Horowitz kendisini durdurana kadar çalmaya devam eder. Tatum parçayı çok uzun süre boyunca dönüştürerek çalmaktadır. Horowitz şaşkınlıkla Tatum'a bu aranjmanı ne zaman bulduğunu sorar. Tatum'un cevabı basittir. "Anlık düşünüyordum"
Tatum kendi yarattığı stili ve mükemmelleştirdiği tekniği ile kendisinden sonra gelen caz piyanistlerinde kolayca hissedilebilir etkiler yaratmıştır. Oscar Peterson'un hızı, Bill Evans'ın melodik dalgalanmaları, McCoy Tyner'ın bebop caz uyarlamalarındaki başarılarının tamamı Art Tatum'un önderliğine dayandırılabilir.
"Keşke Tatum'un sağ eli gibi çalabilseydim." - Charlie Parker.
New York'un Manhattan semtinde bulaşıkçılık yaparken sürekli olarak Tatum'u sahnede canlı dinleme fırsatını yakalayan Bebop efsanesi Charlie Parker'ın bu övgüsü Tatum'un yeteneklerini en kısa ve basit yoldan anlatan tespittir. Arthur Tatum, caz janrına güçlü ve yerinde durmayan bir nabız getirmiştir. Bütün piyanoyu baştan sona süpüren elleri, sofistike duraksamaları ve benzersiz ritmik partisyonları ile bir caz standardı haline gelmiş, kendisi ile aynı dönemin caz efsaneleri tarafından dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırılmış ve enstrümandan bağımsız olarak caz tarihinin en önemli solo atan müzisyeni olarak kabul edilmiştir.